PurposeThe building and construction industry has a significant potential to reduce adverse climate change effects. There are plans to improve the natural resource use and greenhouse gas emissions caused by the buildings by choosing energy-efficient technologies, renewable energy sources and sustainable architectural and constructional elements. This study systematically reviews the patent data for climate change mitigation technologies related to buildings, aiming to detect their relative importance and evaluate each technology in the Y02B network.Design/methodology/approachThe applied approach covers the process of (1) selecting high-impact technology, (2) collecting patent data from the USPTO database, (3) creating a citation frequency matrix using cooperative patent classification codes, (4) linking high-impact patents with analytical network process method, (5) limiting centrality of identifying core technologies from indicators and (6) creating a technology network map with social network analysis.FindingsThe study results show that energy-saving control techniques, energy-efficient lighting devices, end-user electricity consumption, management technologies and systems that convert solar energy into electrical energy are core solutions that reduce the effects of climate change. In addition, solutions that will support core technologies and whose effects are expected to increase in the coming years are energy-efficient heating, ventilating and air conditioning systems, smart grid integration, hybrid renewable energy systems, fuel cells, free cooling and heat recovery units and glazing technologies.Originality/valueMost of the studies on patent analysis have failed to demonstrate any convincing evidence down to the lowest component groups of an entire technology network. The applied approach considers and evaluates each component included in a technology network from a holistic perspective.

No abstract

ÖzetRusya'nın Afganistan işgali ile başlayan süreçte, dini radikalizmin giderek artan bir şekilde dünya gündemine girdiğini söylemek mümkündür. Yıllar süren Afganistan savaşının bitmesi sonrasında geriye, Rusya'ya karşı savaşmış kendilerine mücahit ismi verilen radikal dinci gruplar kalmıştı. 9/11 olaylarının planlayıcısı olarak bilinen Usame Bin Ladin de bu savaşın dünyaya bıraktığı miraslardan biridir. 1988 yılında Usame Bin Ladin'in öncülüğünde kurulan El Kaide'nin ABD'de ikiz kulelere yönelik saldırısı, dünya kamuoyunun dikkatini radikal dinci gruplara ve Orta Doğu'ya çekmeyi başarmıştı. Zaman içerisinde El Kaide içerisinde fikir ayrılıkları yaşanmış ve bu ayrılıklar sonucu küresel bir terör örgütü olan IŞİD ortaya çıkmıştır. Kısa sürede uluslararası seviyede güvenlik tehdidi haline gelen IŞİD, günümüzde Türkiye'nin önemli operasyonları neticesinde Orta Doğu'daki gücünü oldukça yitirmiştir. Bu çalışmada, dini radikalizmin amaçları, radikalleşme süreçleri analiz edilmiş, El Kaide'den IŞİD'e dönüşüm süreci incelenmiştir. Radikalleşmeye giden süreçler toplumsal olarak ele alınıp, önlem geliştirilmediği sürece, bu tarz yapıların yaşamlarını devam ettirecekleri düşünülmektedir.

Dünya dijital odaklı bir ekonomiye geçtikçe, startup firmaları giderek daha önemli hale geliyor. Startuplar, mevcut ve gelecekteki ihtiyaçları karşılamak için hızla yenilik yapabilen ve yeni ürünler, hizmetler ve çözümler geliştiren firmalardır. Çalışmada irdelenecek engeller ve engellerin aşımında etkili olan faktörlerin bir iş kurmanın ve yürütmenin çeşitli yönleri hakkında değerli bilgiler sunacağı düşünülmektedir. Ek olarak, startup firmalarını incelemenin, girişimcilere başkalarının hatalarından ders alma ve bir iş kurma sürecindeki gerekli adımları ve süreçleri daha iyi anlama fırsatı sunması beklenmektedir.