814besity, defined as the over normal body fat content is the most common nutritional disorder in industrialized nations. It is a significant cause of preventable deaths, morbidity, and adverse health condi- Compliance to Walking Type Exercise Among Obese Women Without ComorbiditiesA AB BS ST TR RA AC CT T O Ob bj je ec ct ti iv ve e: : Regular physical exercise has been shown to be substantial for health. For this purpose, walking on most days of the week is considered an appropriate choice. This study was designed to determine the rate of compliance to walking type exercise among healthy obese women and the results of 12-week exercise. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : Six hundred and forty-eight healthy women aged 18-55 years with a body mass index (BMI) between 30-35 kg/m 2 and with adequate SF-36 scores for continuing physical activity were randomly assigned into a walking group (gr-I), a treadmill group (gr-II), a treadmill group supported by a visual apparatus (gr-III) and finally a fitness center group (gr-IV). The compliance of the subjects to walking was determined for a 12-week period. Body weight of the cases were mesured once at the beginning of the study and once at the end whereas the follow up was performed monthly. R Re es su ul lt ts s: : The compliance from highest to lowest was in gr-I, followed by gr-III, gr-II and gr-IV and showed a significant fall during the three-month period for all groups. The weight loss was highest in gr-I and lowest in gr-III. Subgroup analysis showed that advanced age was associated with low compliance as well as low body weight loss. C Co on nc cl lu us si io on n: : Exercise prescription is needed to be established with respect to the compliance pattern of the obese, which may be related to safety, environmental and time-related factors. It should be kept in mind that age and rational use of time are important determinants of exercise compliance. K Ke ey y W Wo or rd ds s: : Compliance; obesity; exercise; walking Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Sağlıklı bir yaşam için düzenli fizik egzersizin önemi ortaya konmuştur. Bu amaçla haftanın çoğu günleri yapılan yürüyüş tipindeki egzersizin uygun bir seçenek olduğu belirtilmektedir. Bu çalışma, sağlıklı obez kadınların 12 hafta boyunca yürüyüş tipi egzersize uyumlarını ve bu egzesizin sonuçlarını değerlendirmek üzere yapılmıştır. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Bilinen herhangi bir tıbbi rahatsızlığı olmayan, yaşları 18-55 arasında ve beden kitle endeksi 30-35 kg/m 2 arasında değişen SF-36 puanı düzenli fiziksel aktivite için yeterli olan 648 sağlıklı kadın, yürüme grubu (gr-I), koşu bandı grubu (gr-II), görsel desteği olan koşu bandı grubu (gr-III) ve son olarak da spor merkezi grubu (gr-IV) şeklinde randomize edildi. Oniki haftalık bir süre boyunca grupların yürüyüş tipi egzersize uyumu tespit edildi. Vakaların vücut ağırlıkları bir kez çalışma başında ve bir kez de sonunda olmak üzere iki kez ölçüldü; takipler ise aylık olarak yapıldı. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Egzersize...
Most of the beliefs regarding sexuality are exaggerated, subjective and wrong. Like other human activities sexuality is subjected to social and cultural effects. Personal tendencies, beliefs and wrongly structured concepts of thought are known to play an important role on formation and continuation of sexual function disorders. Sexual health, which is defined as the ability of expressing sexuality free from the risks of sexually transmitted diseases, unwanted pregnancies, sexual coercion, violence and discrimination, not limited with medical care and consultancy limited to reproduction and sexually transmitted diseases but also aims enhancement of personality and, interpersonal relationships and life. This article is intended to initiate change and a progress on points of views about sexual health along with the discussion of the approach to sexual health in primary care. Cinsellikle ilgili inanışların birçoğu abartılı, yanlı ve yanlıştır. Cinsel yaşam da diğer insani etkinlikler gibi toplumsal ve kültürel etkilere açıktır. Kişinin eğilimlerinin, inanışlarının, düşüncesinde yanlış oluşmuş kavramların, cinsel işlev bozukluğunun oluşumunda ve devamında etkili olduğu bilinmektedir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, istenmeyen gebelikler, zorlama, şiddet ve ayrımcılık riskinden bağımsız olarak cinselliği ifade etme yeteneği olan cinsel sağlığın amacı, sadece üreme ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla sınırlandırılmış tıbbi bakım ve danışmanlık değil, aynı zamanda kişilik, kişisel ilişkiler ve yaşamın güçlendirilmesidir. Cinsel sağlığa birinci basamak yaklaşımı anlatan bu yazıda, cinsel sağlık hakkında sahip olunan düşünce biçiminde değişim ve gelişim yaratılması amaçlanmıştır.
Munchausen Syndrome defined by Asher in 1951 is named after fictitious Baron Karl FriedrichVon Munchausen.This syndrome is characterized by constituting diseases, pathological lying, and visiting healt care units many times with many hospitalizations. These patients seek attention of healthworkers pretending to be sick when in fact they are not. They try to obtain the care and intimacy from health professionals, which they don't feel they have in daily life They can have the support of physicians because they generally have medical information to a degree to define symptoms. Their medical history is generally full of hard to believe tales. The presented case was a 27-year-old female with three children. She attended the outpatient clinic with complaint of hemoptysis but investigations proved that she created the condition herself by traumatizing her oral mucosa. The etiology of this syndrome which is not fully understood, as well as strategies for differential dignosis is discussed and highlights for management of such patients are underlined in the article Keywords: Factitiousdisorder, Munchausen, hemoptysis ÖZETMunchausen Sendromu, adını Baron Karl Friedrich Von Munchausen'dan alan ve Asher tarafından 1951 yılında tanımlanan bir bozukluktur. Bu sendrom, hastalık oluşturma, patolojik yalan söyleme, sağlık kuruluşlarına çok kez ziyarette bulunma ve sık hastaneye yatma öyküsü ile karakterize bir durumdur. Bu kişiler hasta olmadıkları halde, hasta taklidi yaparak günlük hayatta göremediklerine inandıkları ilgiyi, doktor, hemşire ve diğer görevlilerde bulmaya çalışırlar. Kısmen tıp bilgileri de olduğu için, sağlık çalışanlarını inandıracak kadar belirti tarif edip amaçlarına ulaşabilirler. Hastaların tıbbi özgeçmişleri çoğunlukla inanılması çok güç öyküler ile doludur. Sunulan vaka, 27 yaşında evli ve 3 çocuklu bir kadındı. Ağızdan kan gelmesi yakınması ile başvurmuş, ancak yapılan incelemeler sonucu bu durumu hastanın kendisinin ağız mukozasını travmatize ederek yarattığı belirlenmişti. Makalede, bu sendromun tam olarak bilinmeyen etiyolojisinin tartışılmasının yanı sıra, ayırıcı tanıda akla gelmesi gereken durumlar gözden geçirilmiş ve bu hastaların takibinde önemli olduğu düşünülen noktaların altı çizilmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.