The debates on the epistemological background of Islamic thought continue to be the subject of Islamic philosophy and theology. The manifestations of these scientific debates and teachings as traditions and customs can be observed in the daily lives of Muslims. In contemporary Islamic thought, Islamic understandings of knowledge that can be described as bayânî, irfâni and burhânî, and lifestyles based on them are observed. Furthermore, In fact, there may be a struggle and conflict between them, and their reflections on religious, political and educational lives. The divinity faculties are among the environments where they are learned, discussed and experienced in theory and practice. For this reason, people studying theology are expected to be aware of these discussions. And with this infrastructure, the question of what are the possibilities of correct religious knowledge and the ways in which it can be reached is a question that preoccupies the mind. Within the framework of this study, it have been tried to be identified in the viewpoints of religious knowledge of the students of divinity faculty via focus group interview, one • 327
Türkiye’deki ilahiyat fakülteleri ile ilahiyat eğitiminin mevcut durumu ve geleceğine ilişkin sorunlar artmaya devam etmektedir. Bu sorunlar ile ilgili bilimsel tartışmalar yapılmakta ve çözüm arayışları içerisine girilmektedir. Fakat bu tartışmalar yapılırken ilahiyat kavramının tüm boyutları ile ne anlama geldiği ve Türkiye’deki yüksek din öğretimi geleneği açısından ne ifade ettiği konusunda tam anlamıyla düşünülmediği görülmektedir. İlahiyatın ne olduğu ile ilgili kavramsal bir çerçeveye ulaşmadan var olan problemleri çözüme ulaştırabilmek mümkün görünmemektedir. Bu konuda çözüm arayışında olan ilahiyat fakültesi öğretim üyelerinin ilahiyatın ne olduğuna dair düşünceleri önem kazanmaktadır. Bu makalenin amacı öğretim üyelerinin ilahiyat hakkındaki görüşlerini ortaya koymaktır. Böylelikle ortak bir kavramsal çerçevenin oluşturulmasına katkı sağlayabilmek hedeflenmiştir. Aynı zamanda ilahiyat fakülteleri ile ilgili program geliştirme çalışmalarına bakış açısı sunabilmek amaçlanmıştır. Makalede nitel araştırma yöntemine başvurulmuş ve durum deseni yöntemi kullanılmıştır. 3 farklı ilahiyat fakültesinden 5’er öğretim üyesi ile yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Bu fakülteler Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi şeklindedir. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda elde edilen bulgularda ilahiyat; kavram olarak, kurum olarak ve akademik faaliyet alanı olarak incelenmiştir. Kavram olarak ilahiyat başlığı altında ilahiyatın Tanrı ile ilişkili kadim bir kavram olduğu düşüncesi ön plana çıkmıştır. Ayrıca bu kısımda ilahiyat, teoloji ve metafizik arasındaki ilişki tartışılmıştır. Bu bölümde dile getirilen bir diğer düşünce ilahiyatın bilimlerin kraliçesi unvanına sahip olması ile ilgili olmuştur. Kurum olarak ilahiyat kısmında ise öncelikle ilahiyat fakültesi olabilme sürecinden bahsedilmiştir. Bu bölümün diğer bir başlığı ise “ilahiyat mı İslami ilimler mi?” sorusu etrafında şekillenmiştir. Akademide ilahiyat kısmında ise ilahiyatın dini konularda bilgi üreten, disiplinler arası bir bilim dalı olduğu yönünde görüşlere ulaşılmıştır. Tüm bu bulgular neticesinde ortaya çeşitli sonuçlar çıkmıştır. Bu bulgulara göre: İlahiyatın kadim bir kavram olmasa da kadim bir olgu olduğu ve ilk ilahiyat faaliyetinin “Tanrı hakkında düşünme” ile başladığı düşüncesine ulaşılmıştır. Geçmişte kendisine atfedilen “Bilimlerin Kraliçesi” unvanı teolojinin önceki dönemlerde köklü ve özel bir konumda olduğunu gösterir niteliktedir. Katılımcıların ilahiyatı tanımlarken referans gösterdikleri bu unvan, teoloji ile olan yakın ilişkisi açısından düşünüldüğünde ilahiyatın konumunu açıklayabilmek için kullanılan bir unsur olarak görünmüştür. Bu yöndeki görüşler ilahiyat kavramının salt dini ve kültürel değerlere bağlı kalınmadan evrensel bir zeminde düşünülmesi gerektiği fikrini desteklemiştir. Aynı zamanda ilahiyatın (Türkiye özelinde düşünüldüğünde) salt teolojiye ya da salt metafiziğe indirgenebilecek bir kavram olmadığı; her iki kavramı da içerisinde barındıran daha kapsayıcı bir kavram olduğu düşüncesi ön plana çıkmıştır. Türkiye’deki mevcut ilahiyat fakültesi yapılanmasının süreç içerisinde ilahiyatın etimolojik anlamının sınırları dışına çıkarak, daha kapsamlı bir kavramsal çerçeve kazandığını söylemek mümkün görünmüştür. Fakülteleşme ile birlikte ilahiyat ilahi olan ile insani olanın harmanlandığı toplumsal bir boyut kazanmıştır. İlahiyat ismini alan bu fakülteler geçirdiği kurumsallaşma süreci ile Türkiye’ye özgü bir model haline gelmiştir. Kurumsallaşma ile ilgili olarak tartışılan ilahiyat mı İslami ilimler mi konusu ise gerek ilahiyatın halihazırda İslam düşüncesinde yer alan bir kavram olması, gerekse her iki kurumun da ortak niteliklere sahip programlara sahip olmaları açısından belirsiz bir konumda kalmıştır. Akademik boyutu göz önünde bulundurulduğunda fakülteleşme süreci ile toplumsal bir boyut kazanan ilahiyatın din konusunda bilgi üretmekle sorumlu olduğu ve bu bilgiyi hayatla buluşturabilmek adına bilimsel bilgiyi üreten tüm alanlar ile iş birliği içerisinde olması gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır. Araştırmanın amaçlarından bağımsız olarak ortaya çıkan nihai sonuç ise araştırmaya katılanların “ilahiyat” ın ne olduğu konusunda kavramsal bir netliğe ulaşamadığı yönünde olmuştur. Öğretim üyelerinin zihninde ilahiyat kavramının çeşitli boyutlarının olduğu ve bu boyutlar arasında da farklılıklar bulunduğu tespit edilmiştir.
By the republic era, it could be said that the most important reform, we may call "milestone in the field of education", is the law of Tawhēd-Tadrīsāt, enacted in the 3th of March, 1924 to remove the maktab-madrasah predicament from the system of education. After the date it was enacted, the fourth article of the mentioned law urging the officials to educate religious scholars in a divinity faculty and to separate schools for training Imams was a starting point for the discussions that were to be argued over the religious education. Although there was no such a direct enforcement within the text of the law regarding to the shutting down of the madrasah schools (schools which were once the touch stone of the Ottoman education system), they were still shut down and later a divinity faculty was established along with the religious vocational schools in different cities of Turkey. After this date, many regulations came into existence in regard to the religious education and religion classes. However, the institutions of religious education established according to the regulations until 1939 were shut down and the religion classes in the syllabus were gradually removed. For the state abandoned the religious education of its formal education system, a need for religious education emerged by time but • 131
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.