OBJECTIVE: Chronic kidney disease (CKD) remains one of the major common health problems, and the number of people affected by the disease is progressively increasing in Turkey and worldwide. This study aimed to investigate molecular defects in Alport syndrome (AS) and other genes in patients with clinically suspected CKD using whole-exome sequencing (WES). METHODS: Patients with clinical suspicion of CKD were included in the study. Molecular genetic analyses were performed on genomic DNA by using WES. RESULTS: A total of 15 with 5 different pathogenic or likely pathogenic variants were identified in CKD patients, with a diagnostic rate of 30%. Eight variants of uncertain significance were also detected. In this study, 10 variants were described for the first time. As a result, we detected variants associated with CKD in our study population and found AS as the most common CKD after other related kidney diseases. CONCLUSIONS: Our results suggest that in heterogeneous diseases such as CKD, WES analysis enables accurate identification of underlying molecular defects promptly. Although CKD accounts for 10-14% of all renal dysfunction, molecular genetic diagnosis is necessary for optimal longterm treatment, prognosis, and effective genetic counseling.
Amaç: Yaygın görülen bir tek gen hastalığı olan Alfa talasemi, α-globin zincirinin kusurlu sentezi ile ortaya çıkar. Globin genlerindeki bozukluklara bağlı olarak çok geniş bir klinik spektruma yayılan bu hastalıkta çok sayıda belirlenmemiş taşıyıcı olduğu düşünülmektedir. Klinik semptomu olmayan sessiz taşıyıcılardan, rahim içinde ölüme yol açan şiddetli anemi ile kendini gösteren, çok değişken bulgulara sahip genetik bir hastalıktır. Bu çalışmada bu amaçla alfa globin gen mutasyonu sıklığının ve tiplerinin bulunması ve varyasyon saptanan bireylerdeki fenotipik etkiyi görmek amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: HBA1 ve HBA2 genlerindeki intron bölgelerini çevreleyen tüm kodlama bölgesi sanger dizileme ile tespit edildi. Delesyonlar ve duplikasyonlar multipleks ligasyona bağımlı prob amplifikasyonu (MLPA) ile mutasyonlar tespit edildi. Bulgular: Bölgemizde en sık rastlanan mutasyon tipi olan -3,7 / (%23,18), 3.7 kb’lık delesyon çalışmamızda da en sık olarak görülürken, diğer mutasyonların dağılımı ise --3,7 (%6,82), -3,7/-- MED (%0,91), --MED (%6,82), --20,5 (3,15), --SEA (%1,36), -4,2 (%0,95), triplikasyon (%0,45) ve nükleotid değişimleri (%4,55) olarak tespit edilmiştir. Sonuç: Mevcut bilgiler ışığında genotipin fenotipe yansımasının da farklılıklar olması nedeniyle taşıyıcı bireylerin tesbit edilmesi ve genotip fenotip ilişkisinin netleştirilmesi açısından daha geniş popülasyon taramasına ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumu alfa talasemi ve ağır klinik seyreden genetik hastalıklar hakkında bilinçlendirmek için taşıyıcı bireylere genetik danışmanlık verilmesi ve genetik çalışmalara ağırlık verilmesi bir gerekliliktir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, hastanemize tekrarlayan gebelik kaybı nedeniyle başvuran çiftlere uygun genetik danışmanlık verebilmek için hem majör kromozom anomalilerinin hem de trombofili parametrelerinin etiyolojideki rolünü araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamıza tekrarlayan gebelik kaybı nedeniyle Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezi'ne başvuran toplam 306 çift dâhil edildi. Tüm hastalarda kromozom analizleri ve 306 bayanda trombofili parametrelerinin analizleri gerçekleştirildi. Bulgular: Çalışmamızda toplam 306 çiftin 13’ünde (%4,25) polimorfizm dışında kalan kromozomal anomaliler tespit edildi. 4 hastada robertsonian translokasyon, 3 hastada resiprokal traslokasyon, 4 hastada mozaik kromozom kuruluşu, 1 hastada yapısal kromozal dengesizlik (derivatif kromozom) ve 1 hastada sayısal kromozal anomali varlığı tespit edilmiştir. Geriye kalan 293 çiftin kromozom analizi normaldi. Çalışmamızda trombofili parametreleri analiz edilen 306 bayan olgunun yaklaşık %10’unda Faktör V Leiden varyantı saptanırken, Faktör II G20210A varyantı ise yaklaşık %3,5 oranında saptanmıştır. 3 hastada (%1) Faktör V Leiden varyantı homozigot, 27 hastada ise Faktör V Leiden varyantı (%8,8) heterozigot olarak saptanmıştır. 10 hastanın (%3,3) Faktör II G20210A varyantını heterozigot olarak taşıdıkları saptanmıştır. Faktör II G20210A varyantını homozigot olarak taşıtan bir hasta çalışmamızda saptanmamıştır. Sonuç: Mevcut bilgiler ve geçmişteki literatür çalışmaları eşliğinde tekrarlayan gebelik kaybı nedeniyle değerlendirilen çiftlerde etiyolojiyi aydınlatmak için kromozom analizi ve trombofili parametrelerinin değerlendirilmesini ve bu parametrelerde ilişkili olduğu düşünülen bir neden saptandığında tedavi imkanları bulunduğundan dolayı özellikle yardımcı üreme tekniklerinden önce bu analizlerin yapılmasını önermekteyiz.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.