Amaç: Araştırma, hemşirelik öğrencilerinin hemşirelik eğitimi ile ilgili stres düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı nitelikte yapıldı. Yöntem: Araştırma evreni, Siirt Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü öğrencileri (N=450) oluşturdu. Araştırmanın örneklemini, Aralık 2018-Ocak 2019 tarihleri arasında, araştırma için gönüllü olan 369 öğrenci oluşturdu. Veri toplamada birey tanıtıcı formu ve hemşirelik eğitimi stres ölçeği kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde frekans, standart sapma, ortalama, anova, kruskal wallis testi, t testi, mann-whitney u testi ve pearson korelasyon analizi kullanıldı. Tüm bulgular p<0.05 anlamlılık düzeyinde alınmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan hemşirelik öğrencilerin %50.7'sini kız öğrencilerin oluşturduğu ve tüm öğrencilerin yaş ortalamalarının 21.60 ±2.34 olduğu, not ortalamalarının 73.11 ± 7.22 olduğu, %40.4'ünün III. sınıfta öğrenim gördüğü, %69.4'ünün aile gelir durumunun orta düzeyde olduğu, %41.7'sinin yurtta yaşadığı, %63.7'sinin hemşirelik bölümünü isteyerek seçtiği, %47.2'sinin mezun olduktan sonra hemşirelik mesleğini yapmak istediği ve %34.4'ünün uygulamaya çıktıklarında merak duygusu yaşadığı saptandı. Hemşirelik eğitimi stres ölçeği toplam puan ortalaması 57.75±16.52, akademik stres alt boyutu 28.72±8.67 ve uygulama stres alt boyut puan ortalamasının 29.02±8.70 olduğu saptandı. Cinsiyet ile stres düzeyi arasında anlamlı fark olduğu saptandı. Ayrıca staj uygulamasına yönelik kaygı, stres ve korku hissi ile stres düzeyi arasında da anlamlı fark olduğu saptandı. Sonuç: Araştırmada hemşirelik öğrencilerinin eğitimde yaşadıkları stresin orta düzeyde olduğu ve stres düzeyi ile derslerin not ortalaması arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu bulundu.
Cite this article as/Bu makaleye atıf için: Bıçak Ayık D, Büyükbayram Z, Can G. Determination of malnutrition status in palliative care patients.
Bu çalışma, ankilozan spondilitli hastaların uyku kalitesini değerlendirmek ve uyku kalitesini etkileyebilecek faktörleri belirlemek amacıyla yapıldı. Materyal ve Metot: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu çalışma, Aralık 2018-Mayıs 2019 tarihleri arasında Romatoloji polikliniğinde takip edilen, hekim tarafından Modifiye New York Kriterlerine göre ankilozan spondilit tanısı almış, en az 1 yıldır ankilozan spondilit rahatsızlığı olan 70 hasta ve sağlıklı 70 kontrol grubu ile tamamlandı. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan "Hasta Bilgi Formu" ve "Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği" ile elde edildi. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik dağılımlar, ki-kare testi, Student t testi ve One-way Anova testi kullanıldı. Bulgular: Ankilozan spondilitli hastaların %85,8'inin uyku kalitesinin kötü ve Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği toplam puanının 7,72±4,38 olduğu, kontrol grubunun ise sadece %17,1'inin uyku kalitesinin kötü olduğu ve Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği toplam puanının 3,91±3,57 olduğu belirlendi. Araştırmaya dahil edilen ankilozan spondilitli hastaların yaş, egzersiz yapma, eğitim durumu ve hastalık yılı değişkenleri ile uyku kalitesi bileşenleri arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı (p<0,05). Sonuç: Ankilozan spondilitli hastaların uyku kalitesinin sağlıklı kişilere göre kötü olduğu belirlendi. Sağlık personeli tarafından, ankilozan spondilitli hastalarda uyku problemlerine neden olan durumların tespit edilmesi ve bu durumlara ilişkin gerekli girişimlerin yapılması önerilmektedir.
Bu araştırmanın amacı, romatoid artrit tanısı almış bireylerde serum D vitamini seviyelerinin hastalık aktivitesi ile ilişkisini saptamaktır. Materyal ve Metod: Kesitsel ve retrospektif olarak planlanan bu çalışma, Ekim 2019-Mart 2020 tarihleri arasında 337 romatoid artritli bireyin medikal dosyaları incelenerek tamamlandı. Araştırmaya, Romatoloji polikliniğinde takip edilen, hekim tarafından romatoid artrit tanısı konmuş ve en az 1 yıldır romatoid artrit rahatsızlığı olan bireyler dahil edildi. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan "Sosyodemografik ve Laboratuvar Tahlil Formu" ve "Hastalık Aktive Skoru-28" kullanılarak elde edildi. Verilerin analizi tanımlayıcı istatistikler, Kruskal Wallis, Mann-Whitney U testi ve Sperman korelasyon analizi ile yapıldı. Bulgular: Araştırmaya katılan 337 romatoid artritli bireyin %83,4'ü kadın, yaş ortalaması 54,38±13,0, hastalık yılı ortalaması 4,08±3,67 ve hastalık akivitesi skor ortalaması 3,14±0,82 idi. Bireylerin %73,3'ünün D vitamini seviyesi ≤20 ng/mL'nin altındaydı. Romatoid artritli bireylerin D vitamini seviyesi ile yaş değişkeni arasında pozitif yönde zayıf bir ilişki, hastalık aktive skoru arasında ise negatif yönde zayıf bir ilişki olduğu belirlendi (p<0,05). Sonuç: Bu çalışmada, romatoid artritli bireylerin büyük çoğunluğunda D vitamini eksikliği ve yetersizliği olduğu saptanmıştır. Romatoid artritli bireylerin D vitamini seviyelerinin değerlendirilip eksikliğin giderilmesine yönelik girişimlerin yapılması önerilmektedir.
Caregiving family members are individuals who are directly involved in the care of a lifethreatening patient, often facing a wide range of tasks, such as physical care, providing emotional support, and taking part in the treatment process. This research was carried out to determine the effects of caregiving upon family members of individuals who are treated in the palliative care unit. This descriptive phenomenological qualitative study was conducted with 16 family members who had been taking primary care of patients for at least three months and agreed to participate in the study. The data were collected in 35-40 minutes by face-to-face interview with a semi-structured interview form. Colaizzi's phenomenological data analysis method was used in the evaluation of the data, and 5 themes were determined. Family members participating in the research stated that they experienced physiological problems such as pain, sleep problems, and fatigue; psychological problems such as stress and fear; economic problems due to job losses and treatment costs; social problems for reasons such as isolation and problems in family relations such as a change in roles and communication disruption. As a result of the research, it was determined that especially all of the family members had psychological and social problems. The problems and needs of family members should be questioned in clinical settings, and they should be directed to support units.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.