The current study explored the psychometric properties of the newly designed Turkish version of the Cognitive Test Anxiety Scale–Revised (CTAR). Results of an exploratory factor analysis revealed an unidimensional structure consistent with the conceptualized nature of cognitive test anxiety and previous examinations of the English version of the CTAR. Examination of the factor loadings revealed two items that were weakly related to the test anxiety construct and as such were prime candidates for removal. Confirmatory factor analyses were conducted to compare model fit for the 25- and 23-item version of the measure. Results indicated that the 23-item version of the measure provided a better fit to the data which support the removal of the problematic items in the Turkish version of the CTAR. Additional analyses demonstrated the internal consistency, test–retest reliability, concurrent validity, and gender equivalence for responses offered on the Turkish version of the measure. Results of the analysis revealed a 23-item Turkish version of the T-CTAR is a valid and reliable measure of cognitive test anxiety for use among Turkish students.

The Universal Declaration of Human Rights declares that every human being is born free and equal in dignity and rights. Lesbian, gay, bisexual, transgender, and intersexual (LGBTI) people are represent a population of which society is not aware and tries ardently to avoid. Some a day from the past, it has been abusing the fact of everyone is dignified and equal. The literature of in the sampling of this group indicates that the processes of birth, health, illness, life and, even death are not come through them equal and comfortable; hereby how they important to cannot be missed and under a high risk. This conflict has sharper bends and barriers in more traditional and conservative societies like Turkey. This review has been written to clarify current conceptions which recently touched from nurses in nationally, to address LGBTI's life difficulties with basic headings in consideration of the historical, philosophical and theoretical approaches that can develop empathy and cognition and to discuss professional suggestions in this concept.

The current study aimed to determine the effects of a cognitive-behavioral–integrated musical rhythms intervention among nursing students at risk for experiencing anger. A randomized, single-blind factorial trial was conducted with 38 students who had above average trait anger scores. Group interventions were held over five sessions. Data were collected using pre-/posttest and follow-up measurements with the State-Trait Anger Expression Inventory and were analyzed using factorial analysis of variance. There were differences between groups in terms of trait anger ( F [6, 68] = 22.64), anger control ( F [6, 68] = 9.02), anger-out ( F [6, 68] = 15.87), and anger-in ( F [6, 68] = 10.89) ( p < 0.05). Impact of the research was determined as strong/very strong in the time-group interaction. The newly developed intervention reduced students' tendencies to experience inappropriate expressions of anger more effectively and proved to have a stronger effect than other interventions. This intervention can be used to regulate nonpathological anger in adults and is recommended for researchers and practitioners who specialize in public mental health. [ Journal of Psychosocial Nursing and Mental Health Services, 60 (4), 28–38.]

ÖzÇatışmaların sıklıkla saldırganlığa döndüğü durumlarda, en ağır kayıplar öncelikli olarak kadınlar ve çocuklar gibi desteklenmeye gereksinimi olan gruplarda yaşanmaktayken, LGBTİQ+ nüfus da bu incinebilir grupların arasında yer almaktadır. Toplumun 'normal' kabul ettiği sınırlar dışında kalan diğer gruplar gibi LGBTİQ+'lar da temel hakları için mücadele etmekteyken, yaşamın devamlılığının tehdit altında olduğu savaş ve mültecilik koşulları altında yaşanabilecek riskler gittikçe güçlenmektedir. Bugün yaklaşık dört milyona yakın Suriyeli savaş mağduru mülteciye kapılarını açan Türkiye, mültecilere sığınma ve can güvenliği desteği veren önemli bir ülke rolünü sürdürmesinin yanında LGBTİQ+ nüfusun haklarına yönelik bu mücadelenin önemli bir ortağı kabul edilebilir. Hemşireler, sağlık hizmeti sunumunun ön saflarında yer alıyor olmaları ve hizmetin planlanması ve yürütülmesinde uygulayıcı, eğitici ve savunucu kimlikleri ile bu mücadelede kilit bir role sahiptirler. Bu derlemede savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalmış LGBTİQ+ mültecilerin fiziksel ve psikososyal bir yaklaşımla sağlık bakım gereksinimlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Türkiye'deki Suriyeli LGBTİQ+'lar penceresinden, mülteci LGBTİQ+'ların genel sağlık gereksinimlerine ışık tutulması planlanmış, sağlık ekibinin öncelikli gücü olan hemşirelik disiplini uygulamalarına yönelik öneriler sunulmuştur.

Amaç: Araştırma Sorun Çözme Terapisine (SÇT) dayalı psikiyatri hemşireliği yaklaşımının ciddi ruhsal belirtiler yaşayan hemşirelik öğrencilerinin ruhsal belirti düzeylerine etkisini incelemek amacıyla yürütülmüştür. Yöntem: Araştırma, tek grup, ön test-son test uygulamalı yarı-deneysel tasarımda yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılında bir hemşirelik fakültesinde eğitim gören 262 birinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Tanıtıcı Bilgi Formu ve Kısa Semptom Envanteri (KSE) kullanılmıştır. Örneklemi Rahatsızlık Ciddiyet İndeksi (RCİ) puan ortalaması 2.00 ve üstü olan yedi öğrenci oluşturmuştur. Sorun Çözme Terapisi (SÇT), her öğrenciye bireysel olarak, ortalama 40-45 dakika süren yedi-sekiz oturumda uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, tanımlayıcı analizler, bağımsız gruplar arası farkın anlamlılığı testi ve Paired Sample Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılmıştır. İstatistiksel önemlilik katsayısı p1.00, n=49) psikopatoloji eğilimi gösterdiği saptanmıştır. Sorun Çözme Terapisi (SÇT) sonrası, örneklem grubunun Kısa Semptom Envanteri (KSE) ve tüm alt boyut belirti toplam puanında, Ek Bulgular (p=0.89, p>0.05) alt boyutu dışında düşüş görülmüştür (p