Black Sea Region has been extensively on the agenda of the European Union (EU) since Romania and Bulgaria's membership in 2007. In 2008 the EU created "Black Sea Synergy" as a regional initiative in order to develop cooperation in the region in certain areas such as energy, transport and environment. Countries that take part in the Black Sea Synergy, Armenia, Azerbaijan, Georgia, Moldova, and Ukraine are also part of "Eastern Partnership" which is another initiative simultaneously established with "Black Sea Synergy" as a part of the wider policy "European Neighbourhood Policy" (ENP). Besides some EU member states, Turkey, an official candidate country to the EU since 1999, and Russia, a so-called strategic partner of the EU are significant actors in the "Black Sea Synergy" initiative although they are not included in ENP. The initiative comprises various common practices with similar initiatives of the EU, such as providing financial assistance, supporting economic development and stability as well as encouraging economic and democratic reforms. Although the EU attempts to take initiative in solving the conflicts and increase security in the region, it has significant deficiencies in conducting these policies as the literature indicates. This article aims to analyse the "Black Sea Synergy" in light of the recent developments regarding Turkey's deteriorating relations with the EU and Russia's annexation of Crimea and destabilization of Eastern Ukraine. The article attempts to answer "to what extent do these developments affect "Black Sea Synergy"? and argues that, although the "Black Sea Synergy" is an initiative mainly comprising technical projects in some key sectors, the crisis in Ukraine and the relations between Turkey and the EU have exacerbated the "challenge" confronted by the EU in terms of implementing the objectives of the initiative. Obviously the political development of the "Black Sea Synergy" continues to be dependent on reciprocal relations between the EU, Russia and Turkey in light of the current events. However the technical character of the Black Sea Synergy has the potential to maintain the contacts between the partners despite the political disagreements among them. All in all, a cooperative environment with Turkey and Russia will provide a common ground for achieving the EU's general objectives in the Black Sea region despite the prevalence of structural deficiencies of the EU as a foreign policy actor. Makale, mevcut gelişmelerin "Karadeniz Sinerjisi"ni ne kadar etkileyeceği sorusuna cevap vermeye çalışmaktadır ve her ne kadar "Karadeniz Sinerjisi" temelde belirli sektörlerde gerçekleştirilen teknik projeleri kapsayan bir girişim olsa da, Ukrayna krizi ve Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunların, girişimin amaçlarını gerçekleştirmek bakımından AB için önemli bir zorluk yarattığını öne sürmektedir. Mevcut durumda, Karadeniz Sinerjisi'nin siyasi gelişmeleri; AB, Rusya ve Türkiye arasındaki karşılıklı ilişkilere bağlı olmaya devam edecektir. Ancak yine de, "Karadeniz Sinerjisi"nin teknik...
Azınlıkların korunması, Avrupa Birliği'nin (AB) genişleme kapsamına aldığı ülkelere uyguladığı koşullardan biridir. Makalenin amacı, AB'nin genişleme politikası kapsamında uyguladığı azınlık politikalarının Türkiye için sonuçlarını inceleyerek, Doğu genişlemesi sırasında Macaristan, Estonya ve Letonya'daki azınlıklar ile Türkiye'de Kürt meselesine AB etkisinin karşılaştırmalı analizini yapmaktır. Makalede; AB tarafından azınlık politikaları bağlamında değerlendirilen Kürt meselesinin, azınlıklara ilişkin güvenlik vurgusu dikkate alınarak, mevcut durumuyla AB'nin güvenlik ve istikrarına ilişkin endişelere neden olduğu öne sürülmektedir. Birlik bu endişeyi gidermekte yetersiz kalmıştır ve diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye örneğinde AB etkisi sınırlıdır. Türkiye-AB ilişkilerindeki ve AB azınlık politikasındaki sorunlar, Türkiye'nin bu konudaki siyasi tercihlerini ve geleneksel politikasını sürdürmesini kolaylaştırmaktadır.
Avrupa Birliği'nin (AB) güney komşularına yönelik politikası, kapsamındaki ülkelerin ihtiyaçlarına göre farklılaştırılmış politikalar, teknik ve mali yardım öngören "Avrupa Komşuluk Politikası" kapsamında ele alınmaktadır. "Arap Baharı" gelişmeleri ile 2011 ve sonrasında 2015 yılında revize edilen "Avrupa Komşuluk Politikası" göç ve terörizm kaynaklı nedenlerle giderek daha fazla önem kazanmaya devam etmektedir. AB'nin güney komşularına yönelik politikasının göç ve terörizm gibi "tehditler" nedeniyle "güvenlik" odaklı tartışmalara neden olduğu bir dönemde, AB'nin üçüncü ülkelerle ilişkilerinde öncelikli yer tutan ve bölgedeki kimi otoriter yönetimler altında çeşitli kısıtlar yaşayan sivil topluma yönelik yaklaşımı önem kazanmaktadır. Bu çalışmada AB'nin güney komşularına yönelik politikasında göçü güvenlikleştirmesinin, bölgedeki sivil toplum kuruluşları nezdinde etkileri, gerçekleştirilen faaliyetler ve bu faaliyetlerin sonuçları incelenecektir.
Avrupa Birliği'nin (AB) Genişleme Politikası ve Avrupa Komşuluk Politikası, Birliğin etkili dış politika araçlarıdır ve mevcut durumda kimi zaman AB'nin derinleşme sorunları yanında, ekonomik krizin etkileri, göç, terörizm ve günümüzde gözardı edilemeyen bir unsur olan kamuoyunun etkisiyle eleştiriye uğramaktadır. Bu durumda Brexit, söz konusu politikaları etkileyen yeni bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Hükümetlerarası niteliği haiz AB dış politikasının Ekim 2019 tarihinde gerçekleşen Zirvede, genişleme politikası ile ilgili kararlarda da görüldüğü üzere Fransa-Almanya ekseninde belirlenecek olması Brexit ile daha belirgin hale gelmiştir. Brexit etkisi ile ortaya çıkabilecek sonuçlar ve kamuoyunun özellikle genişleme politikasına olumsuz bakışı, bu politika kapsamındaki ülkelerin zaten kırılgan olan siyasi ve ekonomik yapısının etkilenmesine neden olabilir. Ancak, Brexit sonrasında da AB'nin geleceği ve farklılaştırılmış entegrasyon tartışmalarının AB genişleme ve komşuluk politikasını belirlemeye devam edeceğini söylemek mümkündür.
European Union (EU) aims to protect and promote human rights both in its internal policy and the external relations. Through this objective, the EU constitutes various mechanisms in order to protect its citizens' rights. Regarding its external relations, the Union enacts human rights clauses in trade and more comprehensive agreements with third countries. Moreover, it uses the conditionality principle as an effective tool to Europeanize the countries in terms of human rights practices that aspire to join the EU. In order to achieve its objective, the EU establishes strong links with civil society and aims to empower the democratic ground for human rights and democracy in third countries. However the EU's human rights regime is criticized from various aspects and the general discontent has escalated with the current refugee crisis and some deteriorating circumstances of the EU's widening and deepening in recent years. Against this background, this article aims to elaborate the EU's human rights regime and examine the current
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.