Aim:  In our study, it is aimed to investigate the effects on vital signs by measuring fever, oxygen saturation, pulse, and blood pressure from the patient before, during, and after local anesthesia application. Methodology: Patients who applied to Necmettin Erbakan University, Faculty of Dentistry, Department of Pedodontics between January 2021 and July 2022, who had epilepsy and needed dental treatment; After clinical/radiographic examination, Necmettin Erbakan University Meram Medical Faculty Pediatric Neurology Department was sent for consultation. Within the scope of the research, temperature, oxygen saturation, pulse, and blood pressure measurements were made before, during, and after anesthesia in 39 procedures performed on 19 patients in total. SPSS 23 program was used for the statistical analysis of data. Before the analysis of the data, Kolmogorov-Smirnov and Shapiro-Wilk tests were applied to test the normality of the distribution. Paired sample t-test was used to examine the fever, pulse, blood pressure, and oxygen saturation levels of the participants before, during, and after anesthesia. The statistical significance level in the study was accepted as p<0.05. Results: There was a statistically significant difference between the participants' pulse measurements during anesthesia and their post-anesthetic pulse measurements (p= 0.049). There was a statistically significant difference between pre-anesthesia oxygen saturation measurements and pre-anesthesia oxygen saturation measurements (p= 0.042). There was a statistically significant difference between the pre-anesthesia oxygen saturation measurements and the post-anesthetic oxygen saturation measurements of the participants (p= 0.012). Conclusion: In patients with a history of epilepsy, attention should be paid to the anesthetics used during the procedure and the consequences of dental anxiety, and dental treatments should be planned within the necessary precautions.

Fitoterapi, hastalıklardan korunmak ve tedaviyi desteklemek amacıyla bitkisel ekstrelerden yararlanılan bir tedavi biçimidir. Eski çağlardan beri hep merak konusu olan bitkilerin özellikle de şifa amaçlı çokça kullanıldığı bilinmektedir. Günümüzde çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan birçok medikal ilacın kökenini bitkiler oluşturmaktadır. Mevcut ilaçların, tedavi yöntemlerinin kronik hastalıkları tedavi etmedeki yetersizliği hem hastaları hem de sağlık profesyonellerini alternatif tedavi arayışlarına yöneltmektedir. Bunlara ek olarak bitkisel ekstrelerin konvansiyonel ilaçlara göre yan etkilerinin daha az olması, ekonomik, ulaşılabilir olmaları modern tıp tedavilerinde kullanımlarını yaygınlaştırmıştır. Diş hekimliğinde fitoterapiden bitkisel ekstrelerin sağladığı antimikrobiyal, antiinflamatuar, sedatif ve anksiyolitik etkiler nedeniyle sıkça yararlanılmaktadır. Ağız yaraları, halitozis ve diş eti hastalıklarının tedavisinde bitkisel ektrelerin antimikrobiyal ve antiinflamatuar etkilerinden yararlanılarak gargaralar kullanılabilir. Piyasadaki mevcut gargaralarla karşılaştırıldığında oldukça başarılı bulunan bu gargaralar; renklenme, tat hassasiyeti, acı tat gibi yan etkilerinin de olmaması nedeniyle bitkisel kaynaklara olan ilgiyi daha da artırmıştır. Bitkisel ekstrelerin antikaryojenik etkileri sayesinde çürük oluşumu önlenebilir, ağız ve diş sağlığı korunabilir. Kök kanal tedavisi uygulamalarında irigasyon ajanı, kanal içi medikament olarak kullanılabilen bitkisel ektreler faydalı bulunmuştur. Bunlara ek olarak fitoterapiden; cerrahi uygulamalarda kanama durdurucu, yara iyileşmesini hızlandırıcı etkilerle yararlanılabilir. Bu derleme kapsamında ağız ve diş sağlığı alanında kullanılan bitkiler ve bu bitkilerin dental tedavilerdeki yeri hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır.