Öz Amaç:Rinoplasti sonrası oluşan "nazal dorsum düzensizlilikleri", cerrahlar ve hastalar tarafından istenmeyen bir durumdur. Bu tablonun çözümü üzerinde tedaviye yönelik oldukça geniş kapsamda protokol tanımlanmış olmakla birlikte, henüz bir altın standart oluşturulamamıştır. Nazal dorsum düzensizliklerinin düzeltilmesinde en çok tercih edilen seçenek, otolog kıkırdak greftleridir. Bu deneysel çalışmada, otolog kıkırdak greftinin surgicell prp ve fasya ile kombinasyonun erken dönem histopatolojik etkileri incelenmiştir. Gereç ve yöntem: Bu çalışmada, 10 adet Spraque-Dawley Albino cinsi erkek sıçan denek olarak kullanılanılmıştır. Sıçanların her iki kulağından kıkırdak greftleri alınarak, sırtta yüzeyel fasya altında oluşturulan dört adet poşa yerleştirildi. Kontrol grubunda kıkırdak herhangi bir maddeye sarılmadan; diğer üç 3 grubunda ise, surgicell, fasya ve prp (trombositten zengin plazma) jelle sarılarak yerleştirildi. Onuncu gün sonunda, kıkırdaklardan biyopsiler yapılarak histopatolojik inceleme yapıldı. Tüm sıçanlar sakrifiye edildi. Bulgular: Yapılan histopatolojik inceleme sonucunda; surgicell ve fasyayla sarılan kıkırdakların viabilitesinin olumsuz yönde etkilendiği, prp jele sarılan kıkırdaklarda ise, olumlu veya olumsuz bir etkinin olmadığı gözlenmiştir. Sonuç: Nazal augmentasyon için kullanılan kıkırdak greftlerinin surgicell, fasya ile sarılarak yerleştirilmesinin greft yaşayabilirliğini olumsuz etkilediği, prp jel ile sarılmasının greft yaşayabilirliğine olumlu veya olumsuz herhangi bir etkisinin olmadığı görüldü.
Objective: The major factor for developing malignant skin cancers is sunlight exposure. This study aimed to evaluate the demographics of patients with skin cancers who underwent surgery in Diyarbakır where the population is exposed to more sunlight than most other Turkish cities. Methods: The medical records of patients who underwent surgery for malignant skin cancer excision between 2011 and 2016 were searched using University Hospital's patient database program. Data about patients' demographics, cancer features, and the surgical techniques performed were collected. Results: Over a 5-year period, 190 patients underwent surgical excision. The male to female ratio was 1.56, and the mean age was 65.8 ± 15.7 (range, 20-94) years. The most common skin cancer was basal cell carcinoma (n=138, 72.7%), followed by squamous cell carcinoma (n=45, 23.7%) and malignant melanoma (n=5, 2.6%). The most common surgery was primary excision, which was performed in 90 of 190 patients (47.36%); tissue reconstruction with a skin graft or flap surgery was required for the remaining 100 (52.63%), showing a significant difference (p<0.001). Conclusion: Basal cell carcinoma is the most common skin cancer, and less than half of the patients sought treatment immediately after they recognized the lesion. The public should be educated about skin cancers to increase early diagnosis and encourage timely treatment, thereby decreasing morbidity and mortality from skin cancer.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.