İslamofobi, el-Kaide'nin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki İkiz Kuleler ve Pentagon'a saldırısının ardından on yıl içinde Müslüman karşıtı bir kamusal söylem olarak popüllerleşmiş bir söylem olarak literature girmiştir. Çok sayıda bilimsel çalışma, İslamofobi olarak adlandırılan Müslüman karşıtı önyargının Batı toplumlarının belirgin bir özelliği haline geldiğini doğrulamaktadır. Öyleki, evdeki tehdit algısı Müslümanları Hristiyan Batı'nın “Öteki”si olarak odak noktasına yerleştirmiştir. Bu kavramsal çerçeve içerisinde, çalışma İslam ve Müslümanlara ilişkin batının genellemeleri, ve yine bu genellemeleri Arab steriotipi içinde limitlemesi varsayımları ve kalıp yargılarından hareketle İslamofobi üzerine yapılan tartışmalara katkı sağlamayı hedefler. Bu bağlamda makale, Foucault'nun iktidar ilişkilerinin sosyal yapıları etrafında “gerçeği” formüle etmesinin bir analiziyle desteklenen Gramsci'nin hegemonya analizi, Müslümanlar ve İslam'ın Batı tarafından ötekileştirilmesi hakkında daha fazla ayrıntı vermek için ilişkisel bir teorik temel oluşturur. Bu doğrultuda da söylem analizi kullanarak, en popüler dijital savaş oyunlarından biri olan Call of Duty’deki İslam ve Müslüman betimlemelerini yapı-bozumcu bir yöntemle inceler. Dolayısıyla bu makale, dijital savaş oyunlarının ABD’nin önderlik ettiği Teröre Karşı Savaş çerçevesinde batının eylemlerini meşrulaştırmak üzere mercek altına aldığı “öteki” İslam ve Müslüman stereotipleri üzerinden İslamofobiyi yeniden üretme biçimlerine dair yapılan çalışmalara katkıda bulunmayı amaçlar.