Objectives: Although the broth microdilution method (BMD) is recommended in determining colistin resistance, the search for alternative methods continues. We aimed to determine the effectiveness in detecting colistin sensitivity by comparing the liquid microdilution method, which is the gold standard method for colistin susceptibility testing, and the Sensititre™ microdilution (Thermo Fisher Scientific, MA, USA), Phoenix™ 100 (Becton Dickinson, USA), and MicroScan WalkAway™ (Beckman Coulter, USA) automated systems, which are the commercial BMD methods. Methods: For this purpose, 100 multidrug resistant strains of Acinetobacter baumanii were tested for colistin susceptibility. Antibiotic susceptibility results were compared with broth microdilution, Sensititre™ microdilution (Thermo Fisher Scientific, MA, USA), Phoenix™ 100 (Becton Dickinson, USA), and MicroScan Walkaway™ (Beckman Coulter, USA). Results: According to the criteria set by International Organization of Standardization (ISO), categorical agreement, major error, and very large error rates were not found in acceptable performance when the Phoenix and Sensitizer microdilution methods were compared with the gold standard method BMD. In addition, we determined that the categorical agreement (97%), major error (1%), and very large error (2%) rates of the MicroScan Walkaway method were acceptable. Conclusion: Since BMD is not a practical method, its use is not preferred. Simple and accurate phenotypic detection methods to determine colistin resistance in routine microbiology laboratories have not yet been defined. Although different results were obtained in different studies, MicroScan Walkaway provided the necessary criteria for the method acceptance in our study. Keywords: colistin, Acinetobacter baumannii, broth microdilution, sensititre, automated systems

Amaç: Bu çalışmada, pandemi öncesi (PÖ) (1 Mart 2019- 29 Şubat 2020) yoğun bakım ünitelerinde ve servislerde tedavi olan hastalar ile pandemi döneminde (PD) (1 Mart 2020-1 Mart 2021) COVID-19 yoğun bakım ünitelerinde ve servislerinde tedavi olan hastaların klinik örneklerinden izole edilen kandida izolatları retrospektif olarak incelenmiştir. PD’deki kandida türlerinin ve antifungal duyarlılıklarının PÖ’ne göre değişimini irdelemek ve ülkemizdeki epidemiyolojik verilere katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Kandida türlerinin identifikasyonu ve tür tanımlanması, konvansiyonel yöntemler ve otomatize VITEK 2 (Biomerieux, Fransa) sistemi kullanılarak yapılmıştır. Albicans dışı kandida izolatlarının tür tanımları MALDI-TOF MS (Bruker Daltonik GmbH, Bremen, Almanya) otomatize sistemi ile doğrulanmıştır. Antifungal duyarlılıklar gradient test stripleri (BioMérieux E test, Fransa) kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Pandemi öncesi dönemde laboratuvarımıza gelen klinik örneklerin 147’sinde (%4.7), PD’de ise 162’sinde (%6.5) kandida üremesi tespit edilmiştir. PD’de PÖ’ne göre, C. glabrata ve C. tropicalis türlerinde artış, C. kefyr ve C. parapsilosis türlerinde düşüş gözlenmiştir. C. ciferrii, C. dubliniensis, C. sphaerica ve C. zeylanoides sadece PD’de izole edilmiştir. PD’de C. albicans’ın, amfoterisin B, anidulafungin ve vorikonazol duyarlılıklarının azaldığı, flukonazol, flusitozin ve mikafungin duyarlılıklarının arttığı gözlenmiştir. C. albicans, C. glabrata, C. parapsilosis, C. tropicalis izolatlarında, PÖ’e göre PD’de amfoterisin B, anidilafungin ve kapsofungin duyarlılıklarında azalma gözlenmiştir. Sonuç: COVID-19 hastalarında özellikle hastanede yatış süresinin uzaması ve tedavisi süresince yüksek düzey steroid kullanımına bağlı olarak gelişen sekonder kandida enfeksiyonlarında pandemi öncesi döneme göre artış olduğu gözlenmiştir. Verilerimiz, bildirilen diğer benzer çalışmalarla uyumlu olarak albicans dışı kandidalarda, özellikle C. glabrata ve C. tropicalis türlerindeki artışı ortaya koymuştur. Kandida türlerindeki ekinokandin ve amfoterisin B duyarlılığındaki azalma akılcı antifungal kullanımının gerekliliğini düşündürmektedir. Kandida türleri ve antifungal duyarlılıklarının değişiminin belirli aralıklarla güncellenip sunulması klinisyenlerin ampirik antifungal tedavi yaklaşımı açısından önem arzetmektedir.

No abstract