Finansal sermayede israf farklı açılardan incelenebilir. Çalışmada finansal sermayede israf kavramı, bireylerin inançları nedeniyle tasarruflarını geleneksel finans sistemlerinde değerlendiremedikleri durumda bunların finansal sistem dışında kalmasının ortaya çıkardığı savurganlığı anlatmaktadır. Çünkü bu davranış sonucunda tasarruflar atıl kaldıkları için ekonomik bir değer olarak kullanılamamakta, israfa neden olunmaktadır. Dolayısıyla yastıkaltında kalan bu değerler nedeniyle oluşan israf sonucunda finansal sistemin kullanabileceği tasarruflarda açık oluşmakta bu da faiz oranlarının yükselmesine yol açmaktadır. Bunun da en temel sonucu olarak, hem ülkenin fiziki sermaye stokunda artışı ifade eden yeni yatırımlar, finansman yetersizliği nedeniyle yapılamayacak; hem de yabancı sermayeye olan bağımlılık devam edecektir. Ülkedeki fiyatlar seviyesindeki yükselme hızını besleyen bir döngü oluşacaktır. Çalışmanın amacı, finansal sermayede israfa yol açan durumun ana nedeni olan faize düşme endişesini yaşayan hanehalkının, tasarruflarını finansal sisteme nasıl aktarabileceğini değerlendirmektir. Bu bağlamda bireylerin, özellikle kısa vadeli tasarruflarını, faizli sistemle çalışan geleneksel bankalara aktaramamasının olumsuz sonuçlarının önlenebilmesi için faizli sistemi ikame edebilecek öneriler verilmeye çalışılacaktır.

The main views of economics according to the basis of ownership are between investor capitalism and state capitalism. In the view of investor capitalism, whose best known expression is liberalism, it is assumed that owners of capital will contribute to the welfare of society while maximizing their profits. In state capitalism, on the other hand, it is basically advocated that the order that will provide the welfare of the society fairly will be established with the capital's belonging to the state or its intervention. However, companies managed with excessive profit ambitions cause various problems. The first form of these problems is experienced through natural disasters because of a destroyed and naturally damaged environment and the phenomenon of global warming. The second important negativity is the day by day increasing number of desperate people, due to the turmoil and civil wars caused by excessive income distribution injustices. Therefore, today where both extreme approaches fail, it is expected to do more from companies and shareholders, which are the main reason for this. The main purpose of this expectation is to ensure that sustainable development and activities can be carried out on our planet. For this, the concept of stakeholder capitalism, which covers all parties, has come up. In this study, by referring to the roles of the parties / stakeholders, it will be tried to give how the of the stakeholder capitalism can be realized with the new regulations to be made. Particularly in the financing activities of enterprises, examples of financing instruments that participation banking can develop will be given, and the importance of the financial system in achieving this goal will be explained.

No abstract

Küresel ölçekteki afetler, çevre kirliliği, ısınma, pandemi ile birlikte sürdürülebilirlik kavramı daha fazla konuşulmaya başlamıştır. Bu yüzden ekonomik kalkınma nosyonu, nicel ve niteliksel boyutlarından daha geniş bir anlamı içeren sürdürülebilir kalkınma şeklinde kullanılmaya başlamıştır. Devletlerin de ekonomiye bakışlarının ve yönetim anlayışlarının gelişmesinde, klasik denk bütçe yerine kaçınılmaz olarak açık bütçe anlayışına geçilmesi etkili olmuştur. Dolayısıyla kamu borçlarının artmasının dolayısıyla çevrilebilirliğinin, yönetiminin önemli olması kadar günümüzde maddi/maddi olmayan varlıkların yönetimi devletler için en önemli konular arasında yer almaya başlamıştır. Türkiye’de iş sürekliliğini sağlamak için şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk, bağımsızlık, eşitlik gibi iyi kurumsal yönetişim düzenlemelerinin geliştirildiği ancak uygulamanın hala optimize edilmesi gerektiği görülmektedir. Bu nedenle sürdürülebilirliğin gerektirdiği iş yapma şekillerinin özel ve kamu sektöründe standartlaşmasını ve gelişmesini sağlayacak kurumsal inovasyon için DMS’nin, Dünya ile entegre bir şekilde uygulanması; DMS’lerin, IPSASs ile uyumlaştırılması gerekmektedir. Böylece Türkiye’nin ve şirketlerinin küresel imajında ve iktisadi değerlerinde artış sağlanabilecektir. Çalışma bu bağlamda önemli bilgiler sağlamayı amaçlamaktadır.

Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan "Basiretli Tacir" kavramının içeriklerine sahip olmak bir ticari işletmeyi kurmak ve etkin bir şekilde işletmek için en temel gerekliliktir. Kanundaki ifadesiyle "Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir" şeklindeki düzenleme, iş hayatına ait tüm riskleri öngörebilmeyi ve bunların ortadan kaldırılabilmesi için gerekli tüm önlemleri alarak işletmeyi yönetebilmeyi kapsamaktadır. Fakat işletmelerin çeşitli nedenlerle karşı karşıya kaldıkları başarısızlıklar, işletme sahip veya yöneticilerinin basiretli olmaları konusunda "nasıl bir sorun var" konusunu gündeme getiriyor. Bu bağlamda çalışmanın amacı, kanunda yer alan basiretli tacir kavramını ve teorideki işletme başarısızlığının nedenlerini dikkate alarak, işletme sahip ve yöneticilerinin sahip bulunması gereken özellikleri ne kadar benimsediklerini/içselleştirdiklerini, riski yönetmede kullanması gereken araçlardan yararlanıp yararlanmadıklarını tespit etmek ve bu tespitler ışığında öneriler geliştirmektir. Bu önerilerin basiretli tüccar tipinin oluşumuna hangi önemli katkıları vereceği, sürecin başarıya ulaştırılabilmesi için nelerin gerekeceği Almanya'daki başarılı işletme örneği olan Mittelstand özelinde değerlendirilerek aktarılmaya çalışılacaktır.