It is becoming increasingly di cult for enterprises to survive under competitive conditions. Enterprises with high levels of institutionalization are able to survive and reap more advantages than their competitors. Excellence models are widespread tools for measuring the degree of institutionalization of enterprises. In this study, European Foundation for Quality Management (EFQM) criteria are evaluated with fuzzy multicriteria decision-making techniques. The fuzzy DEMATEL method is used to determine the interactions amongst the main EFQM criteria. According to the relationship diagram obtained from the Fuzzy DEMATEL method, the weights of the subcriteria are calculated according to the expert evaluations using fuzzy analytic network process method. The criterion \Business Results" has been determined to be the most important criterion. The weights of the criteria are taken as input for the VIKOR method. Then, the institutionalization levels of six institutions, previously evaluated by EFQM, are reevaluated by the proposed approach. As a result, institutions A, B, E, and F achieve Excellence Award, while institutions C and D are assessed to deserve the 4-star competency certi cate. The institutional scores obtained by the proposed method and the scores given by the EFQM evaluators are statistically analyzed to demonstrate that the proposed method has produced meaningful results.

Process capability analysis (PCA) is an important statistical approach for measuring and analyzing the ability to meet specifications. This analysis has been generally applied by obtaining process capability indices (PCIs). The indices named and are the most commonly used for this aim. Although PCIs are completely effective statistics to analyze process’ capability, the complexity of the production processes based on uncertainty arising from human thinking, incomplete or vague information makes it difficult to analyze the process capability with precise values. When the process includes uncertain, complex, incomplete and inaccurate information, the capability of the process can be successfully analyzed by using the fuzzy set theory (FST). Neutrosophic sets (NSs), one of the fuzzy set extensions, have an ability to deliver more successful results for modeling uncertainty, since they contain the membership functions of truth, indeterminacy, and falsity definitions rather than an only membership function. This feature provides a strong advantage and important capability for modeling uncertainty. In this paper, PCA has been performed based on NSs for more effectively modeling uncertainties of the process. For this purpose, specification limits (SLs) have been reconsidered by using NSs and two of the well-known process capability indices (PCIs) named and have been reformulated. Additionally, design and analysis of the indices and are investigated based on NSs. Finally, the neutrosophic process capability indices (NPCIs) and have been derived for three cases that are created by defining SLs to model uncertainties. Additionally, the indices and have also been applied and analyzed on some real case problems from automotive industry. The obtained results show that the NPCIs support the quality engineers to easily define SLs and obtain more flexible and realistic evaluations for PCA.

Her geçen gün önemi artan küreselleşme süreciyle birlikte dünyada teknoloji, ticaret ve iletişim alanlarında büyük gelişmeler görülmüştür. Bu gelişmeler, şirketlerin birbirleriyle daha rahat iletişim kurmasını ve ticaret yapabilmesini önemli ölçüde kolaylaştırmıştır. Şirketlerin birbirlerine bu derece yakınlaşması, ürünlerin güvenli ve daha az maliyetli bir şekilde transferi konusunu önemli bir hale getirmiştir. Herhangi bir ürünün ya da ham maddenin ortaya çıktığı ilk noktadan, tüketiciye ulaştığı son noktaya kadar olan tüm faaliyetlerle ilgilenen lojistik sektörü de bu bağlamda, dünyanın en büyük sektörleri arasında kendine yer bulmuştur. Lojistik sektörünün bu denli büyümesi de ortaya lojistik dostu şehirler kavramını ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada ilk olarak, lojistik ve lojistik şehir kapsamı hakkında bilgiler verilmiş, daha sonra literatürde yer alan dikkat çekici çalışmalar özetlenmiştir. Çalışma kapsamında Türkiye'de yer alan lojistik dostu şehirleri belirlemek amacıyla çok kriterli karar verme (ÇKKV) yöntemlerinden entropi entegreli CODAS yöntemi kullanılmıştır. Bu amaç kapsamında şehirlerin, taşıma ve depolama, işgücü, otoyollarına erişim, yol altyapısı, trenle ulaşılabilirliği, su yoluyla ulaşılabilirliği, hava yoluyla ulaşılabilirliği gibi özellikleri kriter olarak belirlenmiştir ve gerekli veriler toplanmıştır. Daha sonra şehirler değerlendirilmiştir. Lojistik dostu şehirler belirlenerek, yöneticilere yardımcı olabilecek bir kaynak hazırlanmıştır.

Günümüzde bir banka şubesini karlı bir biçimde yönetmek geçmiştekinden daha güç bir hal almıştır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte müşterilerin talepleri karşılamak daha kolay hale gelmiştir. Bu yönde, yalın düşünce bankalara büyük kolaylık sağlamaktadır. Yalın düşünce pek çok alanda başarıyla uygulanmasına rağmen, bankacılık alanında yeterince uygulanmadığı görülmektedir. Bu nedenle yalın düşüncenin bankacılık uygulamalarına da uyarlanması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, yalın düşüncenin bankacılık alanında uygulanmasıyla bankaların hizmet ve kalite seviyelerinin arttırılmasıdır. Üretim ortamında yapılan uygulamaları doğrudan bankacılık sektörüne uyarlamak yetersiz olacaktır. Bu çalışmada, yalın uygulama yöntemlerinin bankacılık sektörüne uyarlanması ve bir benzetim çalışması yapılmıştır. Benzetim çalışmasıyla bankacılık sektöründeki israf olarak nitelendirilen faaliyetler en aza indirilmeya çalışılmıştır. Simülasyon modelinde hizmet sektöründe yer alan ve katma değer yaratmayan faaliyetlerin gözlenmesi sağlanmış, yalın düşüncenin yardımıyla atıklar önlenmiştir.

'ın yaşam olaylarının, bu yaşam olaylarına gösterdiği tepkilerin ve duygularının Mahler'in Ayrışma-Bireyleşme Kuramı kapsamında değerlendirilmesi, karakterin başından geçenlerin Mahler'in teorisi ile örtüşen ve çatışan yerlerinin tartışılmasıdır. Mahler'in kuramı ayrışma-bireyleşmeyi, farklılaşma, alıştırma, yeniden yakınlaşma ve bireyliğin pekişmesi ve coşkusal nesne sürekliliğinin başlangıcı olmak üzere dört alt evre üzerinden incelemektedir. Küçük Kara Balık kitabında asıl incelenen ve ana karakter olan Küçük Kara Balık, annesiyle yaşayan ve amacı dereden ayrılarak denize ulaşmak olan küçük bir balıktır. Çalışma boyunca Küçük Kara Balık karakterine özellikle son üç alt evre açısından odaklanılmış ve anne ile yaşanılan sorunların karakterin davranışları üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Karakterin öfke eşiğinin düşüklüğünün ve yaşadığı yutulma korkusunun anne ile öngörülen ilişkinin kurulamadığından kaynaklı olduğu, ancak bu durumun bireyleşme sürecinde kendisi için engelleyici bir faktör olmadığı düşünülmüştür. AbstractThe purpose of this study is to evaluate the experiences and feelings of the Little Black Fish according to Mahler's Separation-Individuation Theory and to discuss the overlapping and conflicting parts with Mahler's theory. Mahler's theory examines the four sub-stages of separation-individuation as differentiation/hatching, practicing, rapprochement and object constancy. Little Black Fish, main character of the book, is a small fish that lives with its mother and is separated from the stream to reach the sea. Throughout the study, the character of Little Black Fish has been analyzed using Mahler's theory and the maternal roots of the character's behavioral problems is discussed. The character's low anger threshold and fear of engulfment are thought to be rooted in the inability to establish the predicted relationship with the mother. However, this is not a major obstacle to the process of individuation.