Background: Recurrent thoracotomies regardless of the cause are not a rare occurrence. However, each thoracotomy results in adhesion to some extent. This adhesions increase morbidity and mortality presents a significant inconvenience for surgeons and prolongs the length of operations.Objective: We investigated the efficacy of Prevadh®, an anti-adhesion agent to prevent intrapleural adesions following thoracotomy in a rat model.Methods: Twenty male adult Wistar Albino rats were divided into a sham group (Group A, n = 4), a control group (Group B, n = 8), and a study group (Group C, n = 8). Only left thoracotomy was performed in Group A. Group B underwent left thoracotomy, induction of adhesion, and 1 ml saline solution was administered to the thoracic cavity. However, in Group C underwent left thoracotomy, induction of adhesion, and Prevadh® was placed between the pleura and the lung. The rats were sacrificed on day 21, and adhesions were analyzed using both macroscopic and histopathological methods. The results were statistically analyzed. A value of P<0.05 was considered statistically significant.Results: Mean lengths of adhesion differed statistically significantly among all three groups, while mean intensity of adhesion differed between Group A and Group B, and between Group B and Group C (P>0.05). There was also a statistically significant difference between Group A and Group C in mesothelium proliferation score (P>0.05). No statistically significant differences were found among the groups in terms of pleural thickness, macrophage and mononuclear cell infiltration (P>0.05).Conclusions: Prevadh® was shown in a rat model to effectively prevent post-thoracotomy adhesions.
Diaphragm thickness is an important criterion in cases for which DPS implantation is planned. We consider that avoidance of DPS implantation is more suitable for cases with a diaphragm thickness below 3.50 mm because of mortality.
Bul gu lar: Ortalama ameliyat süresi 27.5±5.6 dk. idi. Cerrahi başarı oranı %100 idi. Kompansatuar hiperhidrozis oranı altıncı ayda %36.2 idi. Altıncı ayda 45 hastada (%95.7) insizyon yerinde ağrı hissetmez iken, iki hastada (%4.3) hafif ağrı yakınması var idi. Yara yerinde skar oluşumu açısından altıncı ayda 44 hasta (%93.6) yara yerini çok iyi tanımlar iken, üç hasta (%6.4) iyi olarak tanımladı. Ameliyat sonrasında birinci ve altıncı ay Yaşam Kalitesi skorlarında, başlangıç skorlarına kıyasla, istatistiksel olarak anlamlı bir düzelme saptandı (p<0.001).So nuç:Çalışma sonuçlarımız yaş ve semptom süresinin artması ile birlikte kompansatuar hiperhidrozis riskinin ve şiddetinin artığını gösterdi. Çalışma sonuçlarımıza göre, yüksek riskli kompansatuar hiperhidrozisli hastalar ameliyat öncesi analizler ile tespit edilebilir ve düşük hasta memnuniyeti nedeni ile farklı tedavi stratejileri uygulanabilir. Uygun hastalarda, 1 cm'den küçük tek kesi ile yapılan endoskopik torakal sempatektominin minimal ağrı ve skar gelişimi ile ilişkili olduğundan, standart girişim olması gerektiği görüşündeyiz.Anah tar söz cük ler: Endoskopik torakal sempatektomi; hiperhidrozis; mikroinvaziv; yaşam kalitesi. ABSTRACTBackground: This study aims to evaluate the effect of microinvasive endoscopic thoracic sympathectomy in primary palmar hyperhidrosis patients on the quality of life and hyperhidrosis.
Bu çalışmada kaburga kemiği uzunluğunun kostal kıkırdak uzunluğuna oranının göğüs duvarı deformitesi şiddetinin belirlenmesinde etkili olup olmadığı araştırıldı. Ça lış mapla nı:Çalışmaya göğüs duvarı deformitesi nedeniyle ameliyat edilen 72 hasta (64 erkek, 8 kadın; ort. yaş 18.5±6 yıl; dağılım, 6-40 yıl) ve 38 kontrol deneği (22 erkek, 16 kadın; ort. yaş 14.6±4.2 yıl; dağılım, 6-25 yıl) dahil edildi. Hastaların 69'unda pektus ekskavatum ve üçünde pektus karinatum saptandı. Tüm katılımcıların kaburga kemiği uzunluğu-kostal kıkırdak uzunluğu oranı indeksi, Haller indeksi, düzeltme indeksi ve bilgisayarlı tomografi depresyon indeksi ölçüldü ve karşılaştırıldı. Bul gu lar: Hasta grubunda bilgisayarlı tomografi depresyon indeksi ve kaburga kemiği uzunluğu-kostal kıkırdak uzunluğu oranı indeksi arasında hafif düzeyde anlamlı negatif bir ilişki vardı (p<0.05). Bilgisayarlı tomografi depresyon indeksi dışında, hasta grubunda kaburga kemiği uzunluğu-kostal kıkırdak uzunluğu oranı indeksi ve diğer indeksler ve kontrol grubu indeksleri arasında anlamlı bir ilişki yoktu. Kontrol grubuna kıyasla hasta grubunda kaburga kemiği uzunluğu kostal kıkırdak uzunluğundan daha yüksekti. Hasta ve kontrol grupları arasında kostal kıkırdak uzunluğu açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p>0.05). So nuç: Beklenenin aksine, hasta ve kontrol grupları arasında kostal kıkırdak uzunluğu açısından anlamlı farklılık yoktu. Dolayısıyla, göğüs duvarı deformitelerinin şiddetinin belirlenmesinde kostal kıkırdak uzunluğunun etkili olup olmadığını ortaya koymak için daha geniş serili çalışmalar gereklidir. Anah tarsöz cük ler:Göğüs duvarı deformiteleri; Haller indeksi; kostal indeksler.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.