IntroductionThe aim of the study was to investigate the contribution of shear wave elastography to the diagnosis of myofascial pain syndrome (MPS) of the upper part of the trapezius.Material and methodsEthical committee approval was obtained for the study. Thirty volunteer women with trigger points in the upper part of the trapezius muscle and 30 healthy women with a similar age distribution were included in the study. The patient group performed a self-stretching exercise program for 4 weeks. No intervention was applied to the control group. Muscle stiffness values of both groups were evaluated with shear wave elastography (SWE), and pain levels of all volunteers were evaluated by the Visual Analogue Scale at the beginning and the end of the study. The statistical analyses were performed using SPSS version 18.0.ResultsThere was a significant decrease after the treatment in terms of upper trapezius muscle stiffness and the pain levels in the patient group (p < 0.001 and p < 0.001). In the patient group, there was a moderate correlation between the decrease in the pain level and the reductions in muscle stiffness (r = 0.595). In control group, there was no significant difference in terms of both muscle stiffness and pain levels before and after treatment (p > 0.05).ConclusionsSWE is a reliable method for detecting latent trigger points in MPS, and it can be used for evaluating the response to treatment.
Background: Development of methods to accelerate nerve regeneration in peripheral nerve damage is important. Electroacupuncture is a new therapeutic method that combines traditional acupuncture with modern electrotherapy. Melatonin has been shown to reduce nerve damage. Objectives: In this study, we aimed to determine and compare the therapeutic effects of electroacupuncture and melatonin on rat sciatic nerve injury. Methods: A total of 56 adult male Wistar Albino rats were divided into four study groups with 14 animals in each group: intact control (group I), subcutaneous saline (group II), subcutaneous melatonin (group III), and electroacupuncture (group IV). Surgical procedure including unilateral (right) sciatic nerve injury was applied to groups II, III, and IV. Saline and melatonin started immediately after surgery for six weeks, while electroacupuncture was given two weeks after surgery for 3 weeks. Functional and histological assessments were used as outcome measurements. Results: Sciatic nerve damage caused a significant decrease in nerve conduction velocity. Both electroacupuncture treatment and melatonin treatment significantly increased the nerve conduction velocity. Both sciatic functional recovery and histological regeneration were faster in these treatment groups compared to the saline. However, no significant difference was observed between the two treatment groups. Conclusion: Electroacupuncture and melatonin are promising alternative treatment strategies for peripheral nerve damage and can be examined in detail in future studies.
Yeme bozuklukları (YB), karmaşık biyolojik, psikolojik ve sosyal problemlere dayanan ciddi psikiyatrik hastalıklardır. YB, son 50 yılda artış göstererek dünya çapında üzerinde en çok araştırılan ve çalışma yapılan hastalıklardan biri haline gelmiştir. YB’nin etiyolojisi, günümüzde tam olarak netlik kazanmamış olsa da yapılan çalışmalar kişinin yaşamını etkileyen birden fazla faktörün bir araya gelerek etiyolojisinde rol aldığını göstermektedir. Etiyolojisinde genetik faktörler, çevresel faktörler (prenatal dönem ya da çocukluk çağında stresörlere maruz kalma), nörobiyolojik işleyişteki bozukluklar, psikolojik ve sosyo-kültürel çevre etkileri olmak üzere birden fazla faktör önemli rol oynar. Son yıllarda genetik faktörlerin, YB etiyolojisine ne derecede katkıda bulunduğuna dair çalışmalar hız kazanmıştır. Araştırmalardan elde edilen veriler, çevresel faktörlerin etkisi sonucu genlerde epigenetik değişiklikler meydana gelebileceğini göstermiştir. Epigenetik süreçler, çevresel faktörlerin etkisiyle esas DNA diziliminin bir değişiklik olmaksızın DNA metilasyonu ile gen ifadelerinde modifikasyonlar yapabilir. Kalıtsal olan bu değişiklikler yaşamın çeşitli dönemlerinde ortaya çıkabilirler ve reversible özelliğe sahiptirler. DNA metilasyonu, DNA’nın belirli bölgelerine özellikle guanin ve sitozinin bulunduğu gen bölgesi olan CpG adacıklarına DNA-Metil-Transferaz (DNMT) enzimleri aracılığıyla metil grubu (-CH3) bağlanmasıdır. DNA metilasyon miktarı çok önemli olup gereğinden çok olursa hipermetilizasyon, daha az gerçekleşmesi durumuna ise hipometilizasyon adı verilir. DNA metilasyon çalışmaları, birçok hastalığın oluşum mekanizmasının anlaşılmasına yardımcı olur. Bu çalışmalar, genetik olarak YB’ye yatkın olan bireylerde bu sürecin nasıl başladığı ve devam ettiğini ayrıntılı olarak açıklamaya yardımcı olabilir. Ayrıca genetik ve epigenetik araştırmalardaki son gelişmeler, YB’nin psikiyatrik, metabolik ve immünolojik bileşenlerle etkileşimlerini inceleme imkanı sunmaktadır. Bu derlemede genetik ve çevresel faktörlerin YB etiyolojisi üzerine etkisini araştıran en son çalışmaları gözden geçirmek amaçlanmıştır.
Sevgili okuyucularımız, Bu kitabı bilim gibi uzun bir yol kat etmekte olan ve temel tıp alanında çalışan değerli arkadaşlarımızın katkıları ile yayımladık. Bir işe başlamak onun başarılması için oldukça önemli bir aşamadır, bu nedenle hayatta hiçbir şeyi ertelememek gerektiğini unutmayalım. Sağlık bilimlerinde temel ve klinik bilimleri birbirinden keskin çizgilerle ayırmak mümkün değildir. Ayrıca disiplinler arası araştırmalar ve çalışmalar daha kıymetlidir. Bu nedenle kitabımızın içeriği her ne kadar temel tıp bilimleri ağırlıklı olsa da klinikle entegre olan konular da yer almaktadır. Diyabetin erkek infertilitesi ile ilişkisi, lipit yapıları ile ilgili araştırmalarının geçmişi ve şimdiki durumunun gözden geçirilmesi ile birlikte lipidomik araştırma tekniklerinin incelenmesi, kalsiyum iyonu ve pompalarının kas kasılma ve gevşemesindeki kritik işlevlerinin belirlenmesi, regülatör B hücrelerinin fonksiyonlarının araştırılması, tıp tarihinde dört humor olarak bilinen sarı ve kara safra, balgam ve kan kavramlarının incelenmesi, çinko eksikliğinin tiroid bozukluğuyla ilişkisinin araştırılması, doku biyokimyasının gözden geçirilmesi, hematopoetik kök hücre nakli ve böbrek konusunun değerlendirilmesi, halk sağlığı açısından sigara bağımlılığı ve mücadele yöntemlerinin küresel düzeyde karşılaştırmalı bir analizi, kanserde glikoliz üzerine uzun kodlamayan RNA’ların etkileri, insanlarda kromozom ayrılması bozukluklarının genetik mekanizmaları, merkezi sinir sisteminde bulunan bazal nükleusların tarihçesi ve terminolojisinin oluşumu ve kanser gelişiminde sirtuin ailesinin rolü gibi bölümleri kapsamaktadır. İnsanlık için bilimsel platformlarda özveri ile çalışan bilim insanlarına ışık tutması dileği ile kitabımıza destek veren yazar kadromuz ve yayın ekibimize teşekkür ederim. Prof. Dr. HÜLYA ÇİÇEK
Poland syndrome is a congenital anomaly with unilateral agenesis or hypoplasia of the pectoral muscles, deformity of the anterior chest wall and upper extremity anomalies. In patients with Poland syndrome, varying rates of breast asymmetry, from hypomastia to amastia, accompany. It is observed that the incidence of dextrocardia is increased in patients with left-sided Poland syndrome. Vital lung capacity may be reduced due to anterior chest wall deformity. This syndrome is thought to be due to a temporary impairment of circulation in the arteria subclavia or any of its branches or hypoplasia of these vessels during the development of the upper extremities in the intrauterine period. We aimed to emphasize the characteristics of Poland syndrome in a 26-yearold female case. On physical examination, pectus excavatum deformity was observed besides the absence of left pectoralis major and minor muscles with plica axillaris anterior. In terms of congenital or acquired pathologies that m ay accompany, the cases should be evaluated clinically in detail and followed up.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.