No abstract

2020 yılı, Çin'in Hubei eyaletinin başkenti Wuhan şehrinden başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu COVID-19 hastalığı ile başlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edilmiştir. Yüksek ateş, kuru öksürük, nefes darlığı, halsizlik, ishal, tat ve koku alma bozukluğu, baş ağrısı, ataksi, vertigo, kafa karışıklığı, ekstremitelerde ağrı ve kaslarda yorgunluk gibi semptomlarla kendini gösteren hastalığın yayılımını engellemek için sosyal mesafeye dayalı kısıtlayıcı önlemler alınmaktadır. Evde kalma kurallarına göre kitle karantinası uygulamaları COVID-19 salgınının yayılımını engellemede birçok ülkede etkili olmuştur. Bununla birlikte, uzun süreli evde kalma ve beraberinde getirdiği fiziksel inaktivasyon, insanların sağlığını tehlikeye atabilecek riskleri de beraberinde getirmektetir. Fiziksel inaktivite sonucu; kas atrofisi, yağ dokusu artışı ve kilo alımı, yetersiz güneş ışığına maruz kalmaya bağlı D vitamin eksikliği, kardiyovasküler hastalıklara zemin hazırlama, bağışıklık sisteminin baskılanması, sosyal izolasyon sonucu yanlızlık duygusu ve davranışsal bozukluklar gibi uzun süreli evde kalmanın istenmeyen potansiyel riskleri bulunmaktadır. Bu makalenin amacı fiziksel inaktivite sonucu ortaya çıkabilecek postansiyel riskleri ele almak ve tartışmaya açmaktır.