Bugün, dünyadaki bütün göçmen ve mülteci sayısındaki muazzam artışla birlikte modern psikotravmatolojide “göç psikolojisi”, travma ve dissosiyasyon temelli klinik ve teorik çalışmalarla hızlı bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Göç psikolojisi, operasyonel olarak yaşadıkları anavatanlarını terk eden veya terk etmeye zorlanan birey ve toplulukların yeni vatanlarındaki “kuşaklararası psikotoplumsal analizi” hatta “kuşaklaraşırı psikotoplumsal analizi” olarak tanımlanmaktadır. Sınırlaraşırı travmatik bir yaşam deneyimi olarak göç hem vazgeçişler hem de yeni seçişler odaklı hüznü, küskünlüğü, melankoliyi, yası, kayıpları ve umudu kendi içerisinde barındıran hatta öznelerin kendileşebilme ihtimalini artıran ve farklı gerçeklikleri duyumsamalarını ya da entegre etmelerini imkanlı kılan bireysel ve/veya kitlesel boyutlu bir psikotoplumsal serüvendir. Dissoanaliz kuramı, göç psikolojisinin mekan ya da şehir ve ülke değiştiren öznelerin kronik psikososyopolitik kökenli travmatik yaşantılarının ya da göç travmalarının kısa dönemli psikoterapi modelleri kullanılarak proses ve nötralize edilmesini kapsadığını kuvvetle vurgular. Bu geleneksel derleme çalışmasında; dünyanın bütün uluslarında yenileşim ve gelişim odaklı bireylerden oluşan empatik ve sağduyulu kitlelerin uzun devirlerde hüküm sürmesini sağlamak adına kronik psikososyopolitik kökenli travmatik yaşantılar karşısında mekan ve ülkelerini terk eden ya da terk etmek zorunda bırakılan özne ve toplulukların psikotoplumsal analizlerinin, “göç psikolojisi”, “göç travması” ve “gelişimsel göç” perspektiflerinden dissoanaliz ve modern psikotravmatoloji kuramları ile ilişkili literatür incelemesi temel alınarak gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Gelişimsel göç deneyimlerinde empatik, sağduyulu ve yaratıcı bireyler ile kitleler, psikotoplumsal bilinç alyansını yaşantılayabilmeleri koşuluyla uzun soluklu ve barış odaklı orijinal bir “kuşaklararası varlanış” ve “kuşaklaraşırı gelişim” gösterebilmektedirler.