Pulmonary arterial hypertension (PAH) is a clinical syndrome that is often diagnosed late and is associated with a progressive clinical deterioration and death. However, over the past ten years there has been a dramatic increase in the number of effective therapies. Identification of dysfunctional pathways in the pulmonary circulation provided novel therapeutic targets with the goal of reducing pulmonary vascular resistance and death from right ventricular failure. Treatment strategies are determined according to current guidelines. Pulmonary artery vasoreactivity, functional class and response to treatment are important concepts for initiation of medical therapy. With the availability of medications that target different pathologic processes, combination therapy has become a frequently used therapeutic option in PAH. In this paper, we aimed to review the therapeutic algorithms in pulmonary hypertension based on current guidelines. (
ÖZETPulmoner arter hipertansiyonu (PAH) sıklıkla geç tanınan ve ilerleyici klinik bozulma ve ölümle ilişkili klinik bir sendromdur. Bununla birlikte, son on yıl içinde etkin tedavi sayısında belirgin bir artış olmuştur. Pulmoner dolaşımdaki işlev bozukluğu olan yolakların saptanması, pulmoner vasküler direnci ve sağ ventrikül yetmezliğinden ölümü azaltacak yeni tedavi hedefleri sağlamıştır. Günümüzde PAH tedavi stratejileri yinelenen kılavuzlar çerçevesin-de belirlenmektedir. Tedavi seçeneklerinin uygulanmasında pulmoner arter vazoreaktivitesi, işlevsel kapasite ve tedaviye olan yanıt önem taşımakta-dır. Farklı patolojik süreçleri hedefleyen ilaçların varlığı sonucunda, kombinasyon tedavisi PAH'de sıkça kullanılan bir seçenek durumuna gelmiştir. Bu yazıda güncel kılavuzlar ışığında pulmoner hipertansiyonda tedavi algoritmalarının özetlenmesi amaçlanmıştır.
GirişPulmoner arter hipertansiyonu (PAH) pulmoner arter basıncı ve pulmoner vasküler dirençte ilerleyici artış ile karakterize bir grup hastalığın oluşturduğu klinik tablodur (1, 2). Son on yılda PAH patogenezi ve tedavisinde elde edilen ilerlemeler kötü prognozlu bu hastalığa olan ilgiyi artırmış ve yeni umutlar doğurmuştur. Tüm bu ilerlemelere rağ-men, PAH tanısı hastalığın ancak geç seyrinde konulmaktadır. Ülkemizde de Avrupa geneline benzer bir şekilde, tanı anında hastaların çoğunun fonksiyonel kapasitesi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sınıf III-IV'tür (3, 4). Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesindeki deneyimimize göre tanı anında hastaların %82'si DSÖ fonksiyonel sınıf (FS) III-IV'tür (3). Halbuki hastalar erken tanı ve uygun tedaviden yarar görmektedir. PAH tedavisinde amaç; PAH şiddetini azaltmak, fonksiyonel kapasitesini, yaşam kalitesini düzeltmek, sağ ventrikül işlevle-rini iyileştirmek, oluşabilecek tromboembolik yükü azaltmak ve iyi prognoz sağlamaktır. Günümüzde PAH tedavi stratejileri; pulmoner arter vazoreaktivitesine, fonksiyonel kapasiteye ve tedaviye olan yanıta göre belirlenmektedir. Farklı patolojik süreçleri hedefleyen ilaçların varlığı sonucunda, kombinasyon tedavisi PAH' de sıkça kullanılan bir seçenek durumun...