Özgür basın vaadiyle 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti (DP), bu vaadi için girişimlerde bulunduğu gibi basını kontrol altında tutma çabasından da vazgeçmemiştir. Tek parti iktidarı boyunca sorunlu bir dönem yaşayan basın ise hem muhalefet evresinde hem de iktidarının ilk yıllarında DP’ye açıkça destek vermiştir. İktidarının ilk yıllarındaki bu destek DP’nin basın üzerinde kısıtlayıcı girişimlerinin görmezden gelinmesini sağlamış, özellikle 1953 yılının sonlarına kadar basın ve DP arasında sahte bir balayı dönemi yaşanmıştır. Bu dönemin sonu şeklinde okunabilecek ve 1953 yılının Aralık ayında çıkarılan 6195 sayılı “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkında Kanun” her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı boyunca edindiği malları hazineye devretmek amacıyla yapılmış olsa da etkin bir şekilde muhalefet eden Ulus gazetesinin kapatılmasını sağlamıştır. DP’nin güçlü olduğu politik iklimde muhalefet eden bir gazeteye bu denli sert bir yaptırım uygulaması hem basın ile ilişkilerinde kırılmaya neden olmuş hem de kendisine muhalefet eden basının karşılaşacağı yaptırımları göstermiştir. Dönemin basınında bu kapatılmaya verilen tepkiler, Türkiye’deki medya ile siyaset arasında kurulan ilişkilerin anlaşılması için önemlidir. Bu çalışmada, DP’nin muhalefet ve iktidar yıllarında basına farklılaşan yaklaşımı ile “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkında Kanun” sonucunda Ulus gazetesinin kapatılmasının dönemin basınında nasıl tartışıldığına odaklanılmıştır. Bunun için Vatan, Hürriyet, Ulus/Yeni Ulus, Milliyet, Zafer, Dünya, Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinin ilgili sayıları, Resmî Gazete, TBMM Tutanak Dergisi ile Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi’ndeki ilgili belgeler ve konuyla bağlantılı kanunlar tematik olarak analiz edilmiştir. 6195 sayılı Kanun her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nin haksız edindiği malları hazineye devretmek gibi bir amaçla çıkarılmış olsa da DP hükümetine muhalefet eden bir gazetenin seçimlerden çok kısa bir süre önce tiraj ve gelir kaybı yaşamasına neden olmuştur. Basın üzerinden politik çatışmayı arttıran bu yasal düzenleme dönemin gazetelerinde çok fazla olumsuz eleştiri almamış, incelenen gazetelerin büyük bir kısmı DP’nin yasama faaliyetini meşrulaştırmak amacıyla hareket etmiştir. Bu doğrultuda Ulus’un kapatılması bağlamındaki tartışmalar üç başlık altında şekillenmiştir: Ulus’un isim hakkı, Atatürk’ün vasiyeti ve çıkarılan kanunun hukuka uygunluğu ile basın özgürlüğü. Ayrıca bu çalışma DP-basın ilişkilerindeki bozulmanın, Ulus’un kapatılması ile mevcut literatürde kabul edilen 17 Mart 1954 tarihinden önce Aralık 1953’te başladığını göstermiştir.