Endüstri devriminin sınırlı doğal kaynakların sınırsız kullanımına yol açması nedeniyle, aralarında kutup bölgelerindeki eriyen buzullar, ozon tabakasının tükenmesi, suların kirlenmesi, küresel ısınma, gibi önemli olumlu sonuçları olan çevresel konular endüstriyel ve kimyasal faaliyetlerle daha da kötüleşmektedir. Bahsedilen insan ve çevre sağlığına ilişkin sorunlara çözüm olabilecek yaklaşımlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla, enerji tasarruflu sağlayan, çevreye zarar vermeyen ve geri dönüştürülebilir, malzemelerin üretimi önem kazanmıştır. Son yıllarda bu sorunların en etkili çözümü olarak anılan sürdürülebilirlik, yeryüzünün kaynakları hızla tükenirken, mevcut kaynaklara sadece bu günün değil, bizden sonraki kuşaklarında yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gereksinim duyacağının unutulmamasını gerektiren bir yaklaşımlar bütünü olarak tanımlanmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri, yapı üretim sürecine uygulanması çevresel etkileri, atık üretimini ve kaynak tüketimini azaltmayı desteklemektedir. Yapma çevre doğal kaynakları en çok tüketen etkenlerden biri olduğu için, binalardan kaynaklanan olumsuz etkilerin en alt düzeye indirmeye yönelik çabalar da devam etmektedir. Bu amaçla yeşil bina belgelendirme sistemleri oluşturularak, projelerin tasarım aşamasından başlayarak bu doğrultuda geliştirilmesinin desteklenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, örnek olay yöntemi kullanılarak, dünyada en yaygın kullanılan yeşil bina derecelendirme sistemi olan LEED sertifikası almış 20 büro binası projesi incelenerek, sürdürülebilir malzeme ve yapı elemanı kullanım düzeyinin ölçülmesi amaçlanmaktadır. Araştırma kapsamında, LEED belgelendirme sisteminin malzeme kaynaklar başlığı altındaki 8 ölçütten alınan puanlar kullanılmıştır. Elde edilen verilere göre, yüksek düzeyde LEED belgesi almış projelerde bile sürdürülebilir malzeme ve yapı elemanı kullanımının yetersiz düzeyde kaldığı belirlenmiştir.