Sözleşmesi'nin uygulanmasını da kaçınılmaz olarak etkilemiştir. Çalışmanın temel amacı, pandeminin, Sözleşme'nin 13/1-b kapsamında iade taleplerinin değerlendirilmesine etkisini ve pandemi sürecinde bu değerlendirmede dikkate alınması gereken hususları tespit etmektir.Bu doğrultuda çalışmada ilk olarak 1980 tarihli Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi'nin amacı ve uygulama alanı, Covid-19'un sözleşmenin uygulanmasına etkisi ve Lahey Konferansı'nın pandemi sürecinde Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin olarak hazırladığı kılavuz hakkında genel hatlarıyla bilgi verilecek, akabinde Sözleşme kapsamında çocuğun mutad meskeninin tespiti ve çocuğun mutad meskenine iadesinin reddini gerektiren sebeplerle ilgili genel bilgi verilecektir. Nihayetinde pandemi sürecinde iade talebinin reddine gerekçe olabilecek durumlar değerlendirilecektir.Sözleşmede kapsamında iade talebinin reddini gerektiren hallerden birisi, Sözleşmenin 13/1-b maddesinde yer alan, mutad meskenine iadesi halinde çocuğun fiziki, psikolojik veya müsamaha edilemeyecek başka türden bir zarara uğraması riskinin bulunmasıdır. Çalışmada esasen ilgili madde bağlamında Covid-19'a bağlı olarak iade talebinin reddine neden olabilecek hususlar değerlendirilecektir. Bu bağlamda mahkemelerin pandemi sürecinde verdikleri kararlar incelenerek, Covid-19 ile bağlantılı olarak iadeden kaçınılmasını gerektirebilecek durumlar ele alınacaktır. Çalışma kapsamında incelediğimiz hususların çoğu, mahkemelerce verilen kararlarda değerlendirilmemiş olunsa da, içinde bulunduğumuz süreçte çocuğun mutad meskenine iadesine ilişkin talepler değerlendirilirken milletlerarası seyahatin getirdiği riskler, çocuğun iade edileceği devletin sağlık sistemi, çocuğun iade edileceği ülkede birlikte kalacağı ebeveynin mesleği ve pandemi sürecindeki çalışma şartları, Covid-19'a bağlı olarak ortaya çıkabilecek psikolojik riskler ve başka türlü ortaya çıkan müsamaha edilemeyecek durumlar ve benzerlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Zira Sözleşmenin amacı çocuğun mutad meskenine iade olmakla birlikte, temel amaç çocuğun üstün menfaatinin korunması olduğundan, bu amacın gerçekleştirilmesi, ancak somut olaydaki tüm olguların değerlendirilmesiyle mümkün olabilecektir.