İlk olarak 2019 yılının aralık ayı sonunda Çin'in Wuhan eyaletinde belirlenmiş olan yeni tip koronavirüs, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020'de "pandemi" olarak nitelendirilmiştir. Covid-19 pandemisi sadece fiziksel sağlığı etkilemememiş, tüm dünyada ekonomik, eğitimsel, psikolojik ve toplumsal sorunlara yol açmıştır. Şiddet olaylarını tetikleyen "ayrımcılık" eğiliminde de belirgin bir artış olduğu, önyargı ve ayrımcılığın salgınla aynı hızda tüm dünyaya yayıldığı gözlenmiştir. Bu tür olağanüstü durumlarda yaşanan ayrımcılığın kalıcı ve değişime dirençli olduğu bilinmektedir. Bu ayrımcılık türü kurbanlarda yarattığı hasarın yanı sıra, halkın önlemlere ve kısıtlamalara yönelik tutumlarına, sağlıkla ilgili politikaların oluşturulmasına da etki etmektedir. Bu nedenle son derece önemli bir insanlık sorunu olan ayrımcılıkla bu tür özel durumlarda daha güçlü bir şekilde mücadele etmek gerekmektedir. Varlığından çok haberdar olunmayan bir ayrımcılık türü olan "yaşçılık" da bu dönemde hızla yayılmıştır. Bu makalede Covid-19 salgını döneminde artan yaşçılığı temel kuramlar ve güncel bulgular ışığında irdelemek amaçlanmaktadır. Bu amaçla, öncelikle ayrımcılık ve yaşçılık üzerinde durulmuş ve ilgili kavramlar tanımlanmıştır. Ardından Psikanalitik Kuram, Evrimsel Yaklaşım, Sosyal Kimlik Kuramı, Yükleme Kuramı ve Terör Yönetimi Kuramı gibi temel kuramsal yaklaşımların yaşçılığa ilişkin açıklamaları üzerinde durulmuştur. Ayrımcılığın pandemi dönemlerine özgü doğası ve bu süreçte tırmanan yaşçılık ilgili kuramlar rehberliğinde irdelenmiş, Covid-19 salgını sırasında tüm dünyada ve Türkiye'de yaşçılığın ortaya çıkış şekilleri güncel araştırma bulguları doğrultusunda ele alınmış, konunun medyaya yansıyışı üzerinde durulmuştur. Son olarak, bu süreçte yaşçılıkla mücadele etmek için altının çizilmesi gereken gerçekler ve çözüm önerileri tartışılmıştır. Sonuç olarak bu çalışmada güncel araştırmalar ışığında Covid-19 pandemisi döneminde tüm dünyada ayrımcılık eğiliminde belirgin bir artış gözlendiği, ancak özellikle yaşçılığın belirli yaş gruplarındaki bireylere dayatılan kısıtlamaların da etkisiyle salgınla aynı hızda yayıldığı ortaya konmuştur. Bu durumun, bilimsel bulgularla belgelenen olumsuz sonuçları da gözönüne alındığında, çok disiplinli bir yaklaşım gözetilerek yürütülecek bir mücadeleyi gerektirdiği açıktır.