tutma ataklarıysa ekspirasyonda meydana gelir ve istemsizdir (6). Nefes tutma atakları renk değişikliğine göre sınıfl andırılır. Siyanotik ve pallid (soluk) ataklar olarak ikiye ayrılır (7). Siyanotik ataklar soluk ataklara göre daha yaygındır. Her ikisinin de görüldüğü örnekler vardır, bunlar da mikst atak olarak adlandırılır. Ciddi nefes tutma atakları yaklaşık % 0.1-4.6 görülme oranlarıyla nadir değildir (5). Nefes tutma ataklarının beş yaş altı çocuklardaki sıklığı % 4 olarak bildirilmiştir (7). Eskişehir'den yapılan bir çalışmada, çocukluk çağında nefes tutma ataklarının sıklığı %3.6 olarak bildirilmiştir (8).Erkek çocuklarda biraz daha fazla görülen nefes tutma atakları hayatın ilk birkaç haftasında da görülebilir, ilk 29 gün görülme oranı % 5-7, 0-6 ay arasında % 12, 0-24 ay % 90'dır. Tipik başlangıç yaşı 6-18 aydır. İki yaş sonrası başlangıç % 10'dan azdır. Ataklar arasındagünler olabileceği GİRİŞ Çocuklarda nefes tutma atakları, çocukluk çağında sık rastlanan, bazen konvulsiyon ile karıştırılabilen ve gereksiz antiepileptik tedavi verilen, iyi huylu olmasına karşın olaya şahit olanları ve aileyi paniğe sokabilen epileptik olmayan, tekrarlayıcı, istemsiz ve refl eks bir klinik tablodur (1-5). Nefes tutma atakları ilk kez İngiliz Herbalisti Nicholas Culpeper (1616-1654) tarafından 1651'de tarifl enmiştir. Klinik karakteristiği pediatri literatüründe 19-20.yy'nin başlarında tanımlanmış, sonraki çalışmalarsa patofi zyolojisini daha iyi anlamamızı sağlamıştır. Nefes tutma aslında yanlış bir adlandırmadır, çünkü uzamış inspirasyonda istemli olarak nefes tutmak anlamına gelir. Nefes ÖZET Nefes tutma atakları erken çocukluk çağında yaygın görülen epileptik olmayan tekrarlayıcı olaylardandır. Bu ataklar bazı emosyonel uyaranlarla tetiklenen kısa apne epizotlarından oluşmaktadır. Nefes tutma atakları genellikle altı ile 18 aylar arasındaki çocuklarda başlar. Nefes tutma atakları siyanotik ve pallid (soluk) tip olmak üzere ikiye ayrılır. Bu iki tipin ortaya çıkış mekanizmaları farklıdır. Siyanotik tipte yoğun solunum inibisyonu ile beraber hafi f kardiyak etki var iken, pallid tipte güçlü kardiyak inhibisyon ile beraber hafi f solunumsal etki vardır. Nefes tutma ataklarının tanısı büyük ölçüde karakteristik anamnez ve klinik bulgulara dayanır. Ayırıcı tanıda epilepsi ve kardiyolojik hastalıklar düşünülmelidir.Ayırıcı tanı için EKG kaydı ve video EEG izlemi çok az hastada gerekebilir.Nefes tutma atakları olan çocuklarda herhangi bir antiepileptik tedavi gerekmez ve prognoz mükemmeldir.