Bireysel başvuru kapsamında gerçekleştirilen şikâyetlerde temel hak ve özgürlük ihlali iddiasının somutlaştırılmaması veya ihlal iddiasına dayanak teşkil eden bilgi, belge ve delillerin yargısal mercilere ibraz edilmemesi, temellendirilmemiş şikâyet sonucunu doğurmaktadır. Kasten ya da ihmalkâr davranışlar neticesinde ihlal iddialarını temellendirmede yetersiz kalan başvuranlar, açıkça dayanaktan yoksunluk kararlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bununla beraber, görünürde temellendirilmemiş şikâyete vücut veren hâllerin tümü, başvuranlara kusur atfedilebilecek sebeplerden ileri gelmemektedir. Gerçekten de kimi durumlarda, hukuka aykırı muamele ve davranışlar vasıtasıyla kamusal makamlar, temellendirilmiş başvuru yapılmasına mâni olmaktadır. Bu gibi hâllerde yargısal merciler ekseriyetle, kabul edilmezlik kararı vermekten kaçınmakta; kamu otoritelerinin hukuka aykırı davranışlarının sonuçlarının bireylere yükletilmemesi gerektiği düşüncesi, başvuru dosyalarının karara bağlanmasında ön plana çıkmaktadır. Keza, temellendirilmemiş şikâyetlerden farklı olarak başvuranların kusurlu davranışlarından söz etmeye imkân bulunmayan temellendirilememiş şikâyet hâlleri, kamusal makamların hukuka aykırı davranışlarıyla sınırlı kalmamakta; psikolojik taciz, işkence ve kötü muamele benzeri temellendirilmeye objektif açıdan elverişsiz durumlar söz konusu olduğunda da bu kavram, benzer gerekçelerle gündeme gelebilmektedir.