Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) sık görülmektedir ve dün-yadaki prevalansı değişken olmakla birlikte Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Türkiye'deki gibi %10-20 düzeylerine ulaşabilen yüksek prevalansa sahiptir. Bor ve ark. verilerine göre Türkiye GÖRH prevalansı %20 civarındadır. Tipik reflü özofajitin-de, reflü hastalığının en sık semptomları pirozis ve rejürjitasyon-dur; ayrıca GÖRH'da hem özofageal hem de ekstraözofageal tutulum görülür. Reflü öksürük sendromu, reflü larenjit sendromu ve reflü astım sendromu GÖRH ilişkili ekstraözofageal sendromlardır. Reflü öksürüğü, larenjit ve astım sendromlarına GÖR'nün potansiyel katkı yolları, hem direkt (aspirasyon) hem de indirekt (nöral aracılı) mekanizmaları içerir. Kronik öksürük 8 haftadan uzun sü-reli öksürük olarak tanımlanmaktadır ve klinisyenler tarafından sık karşılaşılan bir durumdur. Normal akciğer grafisi olan, sigara içmeyen, angiotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörü kullanmayan ve kronik öksürüğü olan olguların yaklaşık %90 kadarında en sık 4 neden postnazal akıntı sendromu (PNAS), astım, GÖRH ve kronik bronşittir. Burada PNAS olgularının bir kısmının altında yine GÖRH'nın yattığı anımsanmalıdır. Proton pompa inhibitörle-ri tedavisine yanıtta patolojik özofageal asit maruziyeti ve pozitif reflü-öksürük ilişkisi olan hasta grubu daha şanslı görünmektedir. Kronik öksürüğü olan olgularda cerrahi tedavinin sonuçları ve katkısı tartışmalıdır; Ege Reflü Çalışma Grubunun yaklaşımı bu aşa-mada cerrahi tedavinin sadece tipik GÖRH semptomları bulunan olgularla sınırlandırılmasıdır. Mevcut kanıta dayalı bilgiler gastroö-zofageal reflü ve öksürük arasındaki ilişkide özofagus ve solunum yolları arasında nöral etkileşim olduğunu desteklemektedir ancak günümüzde teknolojik imkanlar larinks, farinks ve alt solunum yollarında refluksat varlığını etkin saptayabilmeyi kısıtlamaktadır. Gelecekte öksürük ve reflü ilişkisi olan olguların tedavi stratejileri, reflü olaylarını veya altta yatan nöral hipersensitiviteyi modüle etmeye yönelik olacaktır.