Doku travması ya da damar endotelinin zedelenmesini takiben salınan doku faktörü, koagülasyon kaskadını tetikler. [4] Bu açıdan bakıldığında, tüm majör ortopedik cerrahiler VTE açısından riskli ameliyatlardır. Bu nedenle, majör ortopedik cerrahilerden sonra VTE riskini azaltmak amacıyla, yaklaşık 20 yıldır birçok kılavuzda farmakolojik profilaksi önerilmekte ve uygulanmaktadır. [1,5,6] Ancak, uygun hastada doğru VTE ajanının tercih edilmesi önemlidir. Çünkü malignensi, pulmoner hipertansiyon, miyeloproliferatif hastalıklar gibi eşlik eden hastalıklar veya VTE öyküsünün olması durumunda, profilaksi ajanlarının yetersiz kullanılması VTE riskinde artışa neden olurken, kanama riski göz önünde bulundurulmaksızın potent antikoagülanların kullanılması da majör kanamalara yol açar. Bu nedenle son yıllarda, VTE profilaksi yöntemine karar verirken her hasta için risk analizi yapılması konusu gündeme gelmiştir. Nitekim, 2007 [5] V enöz tromboemboli (VTE), majör ortopedik girişimler sonrası karşılaşılan önemli bir komplikasyondur. Literatürde, asemptomatik VTE görülme sıklığı yüksek oranda bildirilmektedir. Ancak, semptomatik VTE klinik olarak önem arzeder. Ortopedik cerrahi sonrası VTE profilaksisi uygulanmayan hastalarda, 35 gün içinde semptomatik VTE görülme riski %4,3 civarındadır. [1] Total eklem replasmanı sonrası profilaksi uygulanan hastalarda semptomatik ve asemptomatik pulmoner emboli (PE) gelişme riski, sırasıyla %0,4 ve %23 olarak bildirilmiştir. [2] Primer artroplasti cerrahisi sonrası fatal PE gelişme riski, uygulanan kemoprofilaksi ajanından bağımsız olarak, %0,1-0,2 olarak bildirilmektedir. [3] Fatal olmayan VTE olgularında ise; hastanede yatış süresinin uzaması ve aylarca süren medikal tedavi, gerek hasta gerekse sağlık sistemi için ciddi yükleri beraberinde getirmektedir.