ÖZETDudak-damak yarığı yüzün en sık rastlanılan konjenital anomalisidir. Dudak-damak yarıklı hastalar ağız yapıların-daki anatomik ve fonksiyonel farklılıklar nedeniyle konuşma problemleri açısından yüksek risk grubundadırlar. Dudak-damak yarıkları bebeklikten yetişkinliğe uzanan bir süreçte multidisipliner ekip yaklaşımı ile tedavi edilmektedir. Bu ekip yaklaşımının önemli bir parçası olan ortodontik tedavi, maloklüzyonu elimine ederek konuşmanın düzeltilmesinde olumlu katkılar sağlayabilmektedir.
GİRİŞFasiyal bölgede en sık karşılaşılan konjenital anomali dudak-damak yarığıdır. İnsidansı çeşitli ırklara göre değişkenlik göstermekle birlikte en fazla Asyalılarda ve yerli Amerikalılarda, orta sıklıkta beyaz ırkta ve en az sıklıkta siyah ırkta görülmektedir. Etyolojisinde hem çev-resel hem de genetik faktörler rol oynamaktadır.
1,2Dudak-damak yarıklı bireyler beslenme güçlükleri, gelişimsel gecikmeler, anormal konuşma, dentofasiyal ve ortodontik anomaliler, işitme kayıpları, ve psikososyal bozukluklar gibi pek çok problemle karşılaşmaktadırlar 3-5 ve bebeklikten başlayarak yetişkinliğe kadar uzanan bir sü-reçte multidisipliner ekip yaklaşımı ile tedavi edilebilmektedirler.3,6 Dudak-damak yarıklı hastalarda ortodontik tedavinin başlıca amaçları fonksiyonel oklüzyon kurmak, hastanın normal iletişim kurabilmesini sağlamak ve hastaya kabul edilebilir bir görünüm kazandırmaktır. Dudak-damak yarıklı bireyler oral mekanizmadaki anatomik ve yapısal farklılıkları nedeniyle konuşma problemleri açısından yüksek risk grubundadırlar. 3,8,9 Tekrarlayan otitis media ve kulak problemleri de bu riski arttırmaktadır.
3
Konuşmanın oluşumuNormal bir konuşma respiratuar sistemden hava akışı ile başlayan koordine hareketler serisini içermektedir ve temel olarak solunum, fonasyon, rezonasyon ve artikü-lasyon olayları sonucu oluşmaktadır.10,11 Yüksek basınç-lı hava akımı alttan vokal kordların açılmasını sağla-makta ve yukarı çıkarmaktadır. Basınç düşmekte, kordlar tekrar yaklaşmakta ve uzaklaşmaktadır. Böylece vibrasyon tekrarlanmaktadır. Vokal kordların vibrasyonu ile sesin üretilmesi fonasyondur. Vokal kord vibrasyonu sonucunda larenkste oluşan ses, ancak supraglottik vokal traktusta rezonans kazanıp artiküle edildikten sonra konuşma haline gelmektedir. Primer glottik ses; supraglottik larenks, farenks, paranazal sinüsler, nazal kavite ve oral kavitede rezonansa uğraması ile bazı frekanslarda güçlenmekte, bazılarında ise sönmektedir. Damak, dil ve dudak hareketlerinin dinamik faaliyetleri sonucunda ses artikülasyonu tamamlanarak konuşma elde edilmektedir.10 Konuşmada kullanılan sesler; ünlü ve ünsüz olarak ayrılmaktadır. Ünlü sesler soluğun, vokal kordlarda vibrasyon sonrası ağız ve burun boş-luğu yoluyla herhangi bir engele uğramaksızın çıkışıyla oluşmaktadır. Ünsüz sesler ise soluğun, ağız ve burun yolundan geçerken herhangi bir yerde engellenerek biçimlenmesiyle oluşan seslerdir. Ünsüz sesler dil ve dudaklar tarafından bir kontriksiyon yapılan yere göre glottal, faringeal, velar, palatal, retrofleks, alveolar/dental, labiyodental...