Tefsir, Kur’ân’ı anlamayı ve anlatmayı amaç edinmiş bir ilimdir. İlk dönemde Hz.
Peygamber, sahabe ve tabiûn tarafından şifâhî olarak gerçekleştirilen tefsir faaliyeti sonraki
dönemlerde müstakil bir ilim halini almıştır. Kur’ân’ın her dönem ve ortama hitap eden
bir özellik taşıdığı kabul edilecek olursa onu açıklamayı amaç edinen tefsirin ve ilgili alt
disiplinlerin de dinamik olması ve güncel hayatın soru ve sorunlarına hitap edecek şekilde
değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Kur’ân’ın nasıl ve hangi bilgilerden yararlanılarak
tefsir edileceği meselesi, tefsir usûlü ve Kur’ân ilimleri disiplinlerini ortaya çıkarmıştır.
Söz konusu Kur’ân ilimlerinden biri olan nesh geleneksel olarak “şer‘î bir hükmün daha
sonra gelen şer‘î bir delille kaldırılması” şeklinde tanımlanır. Aslında fıkıh ilmine ait olan
bu tanım müfessirler arasında da kabul görmüş, tefsir ve tefsir usûlü eserlerinde konu
genellikle bu tanım esas alınarak işlenmiştir. Kaynaklarda sahabe devrinden itibaren konu
ve mesele edildiği görülen nesh konusunun tanımı, mâhiyeti ve sınırlarına dair tarihî süreç
içerisinde farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Başta tefsir ve fıkıh ilmi olmak üzere hadis
ve kelâm ilmi ile de ilişkili olan nesh konusuna dair pek çok müstakil eser telif edildiği gibi
farklı alanlardaki pek çok çalışmanın içerisinde de konuya yer verilmiştir. Türkiye tefsir
akademisinde de nesh konusunu çeşitli boyutlarıyla ele alan çalışmalar yapılmıştır. Bu
çalışmada öncelikle Türkiye tefsir akademisinde nesh konusuna dair yapılmış çalışmalar
tanıtılarak bu literatürün değerlendirmesine yer verilecektir. Akabinde nesh konusunun
aktüel değeri konu edilerek Türkiye tefsir akademisinin oluşturduğu nesh literatürünün
konunun aktüel boyutuna ne ölçüde yer verdiği tartışılacaktır. Çalışmanın amacı, nesh
konusu özelinde tefsir usûlü ve Kur’ân ilimlerine dair çalışmalar yapılırken, konunun aktüel değerine yer vermenin hem ilmin bir gerekliliği hem de bir ihtiyaç olduğuna vurgu
yapabilmektir.