Son yıllarda hedefe yönelik ajanların özellikle progresyonsuz survide iyileştirme ve yaşam kalitesinde artışla tedaviye dahil olmasıyla, ileri evre/metastatik renal hücreli karsinom (RHK) hastalarının tedavisinde yaşam kalitesi değerlendirmeleri önemli bir konu haline gelmiştir. Yaşam kalitesi hedefe yönelik tedavide ilk seçenek ajanı belirlemeyi tercih etmeyi etkileyen en önemli faktörlerden biri haline gelmiştir. İlk seçilen ajanla tedavide saptanan yaşam kalitesi deneyimi, ikinci basamak tedavideki ajanı seçmeyi de etkileyebilmektedir. Yaşam kalitesinin sadece tedaviye bağlı ortaya çıkan etkilerden değil hastalığın kendisinde görülen semptomlar ve ona bağlı olarak görülen klinik komplikasyonlardan da etkilenmesi beklenebilir. Bu derlemede ileri evre/metastatik RHK'da hedefe yönelik tedavi çağında hastaların yaşam kalitesi ile ilgili yapılmış çalışmaları değerlendirmeyi amaçladık. Anahtar Kelimeler: Renal hücreli kanser, yaşam kalitesi, hedefe yönelik tedaviThe assessment of quality of life (QoL) has an important role in the management of patients with metastatic renal cell carcinoma (mRCC) in the era of targeted therapies which brought significant improvements in progression-free survival and QoL in recent years. Moreover, QoL is becoming one of the main factors influencing the choice of targeted agent, and QoL experienced during first-line treatment may affect the choice of the second-line therapy. QoL may not be affected only by treatment-related effects, but also mRCC symptoms and its clinical complications can alter QoL. It was aimed to review the studies performed to assess the QoL of the patients with mRCC receiving targeted therapy. Keywords: Renal cell cancer, quality of life, targeted therapy
Summary ÖzDerleme / Review
GirişBöbrek tümörlerinin renal hücreli karsinom (RHK) insidansı gün geçtikçe artmaktadır. Tüm malignitelerin %3'ünü RHK oluşturur (1). Yeni tanıların yaklaşık %60'ı rastlantısal olmasına rağmen tanı anında hastaların %25'i metastatiktir (2). Metastatik RHK tedaviye en dirençli tümörlerden biridir. Klasik sitotoksik kemoterapinin RHK'da antitümöral etkisi minimaldir (3). İnterferon-alfa (IFN-α) veya interlokin-2 (IL-2) bazlı sitokin tedavisi ile objektif cevap oranları ise sadece %15-30 arasındadır ve ciddi yan etkiler oluşmaktadır (4). RHK'nın moleküler biyolojisinin günümüzde daha iyi anlaşılması ile ileri evre/metastatik RHK'lı hastaların tedavisinde hedef alınabilecek birçok moleküler yol belirlenmiştir. Bununla beraber RHK tedavisi son yıllarda dramatik olarak değişmiş ve hızla değişmeye devam etmektedir (5). Günümüzde hedefe yönelik ajanların özellikle progresyonsuz survi ve prognozda iyileştirme, yaşam kalitesinde artışla tedaviye dahil olmasıyla, ileri evre/metastatik RHK hastalarının tedavisinde yaşam kalitesi değerlendirmeleri önemli bir konu haline gelmiştir. Yukarıda bahsedilen IFN-α ve IL-2 gibi klasik tedaviler yaşam kalitesine negatif etki oluşturan yüksek seviyede toksisite oluşmasına neden olmaktadırlar. Hedefe yönelik ajanların ise yüksek etkinlik ve daha iyi tolere e...