Gelişmiş ülkelerde eğitimin paydaşı olma yolunda ilerleyen insansı robotların, 21. Yüzyılın teknolojik olgusu olarak yakın gelecekte Türk Eğitim Sistemine de yansıması öngörülebilir. Bu yansımanın gidişatını, öğretmenlerin algı ve tutumları belirleyecektir. Bu itibarla, öğretmenlerin konu ile ilgili görüşlerinin bilinmesi, önemlidir. Bu önemden hareket eden araştırmanın amacı, eğitimde insansı robot kullanımı ve Frankeştayn sendromuna dair öğretmen görüşlerini belirleyip, çeşitli değişkenlere göre analiz etmektir. Tarama modelinde yürütülen araştırma, kamu okullarında görev yapan toplam 1075 öğretmen üzerinde yürütülmüştür. Veriler, anket formu ile toplanmış olup, betimsel istatistiki tekniklerle analiz edilmiştir. Analizler sonucunda, katılımcı öğretmenlerin, insansı robotlar hakkında fazlaca bilgi sahibi olmasalar da, konuyla ilgili olumlu ve olumsuz olmak üzere, düalist görüşlere sahip oldukları belirlenmiştir. Öğretmenler, eğitimde kısmen faydalı gördükleri insansı robotların işlevini ise, öğretmene yardımcı olmak, şeklinde görmektedirler. İnsansı robotların öğretmenin yerine geçmesini reddeden bu öğretmenlere göre bunların dezavantajları, iletişimi sınırlandırma, öğretimi mekanikleştirme, öğrenci mahremiyetini zedeleme şeklindedir. Öğretmenlerin insansı robotlar hakkındaki görüşleri, demografik değişkenlere göre farklılık göstermektedir. Son olarak öğretmenler, insansı robotların kontrolden çıkarak özerk hale gelmesini (Frankeştayn sendromu), fazla bilmeseler de, bunu, insanlık ve eğitim adına korkutucu bulmuşlardır. Araştırmada, Batı kültürü kaynaklı bu korkunun, Türk Eğitim Sisteminin 21. Yüzyıl teknolojilerine entegrasyonuna ket vurmaması gerektiğine dikkat çekilmiş ve asıl korkulması gerekenin de, bilimi yanlış kullanan, robotlaşmış insanlar olması gerektiği vurgulanmıştır.