ÖzDünya nüfusunun artışı ve teknolojik gelişimler sebebiyle ortaya çıkan gıda ve enerji talebini karşılayabilmek için araştırmalar yoğun şekilde devam etmektedir. Enerji ihtiyacını giderebilmek için arz doğal gaz, kömür, petrol gibi fosil kaynaklı yakıtlardan ya da nükleer kaynaklardan sağlanmaktadır. Fosil kaynakların miktarının sınırlı olması ve oluşturduğu sera gazı etkisi sebebiyle alternatif enerji araştırmaların birçoğu biyodizel, biyogaz, rüzgâr, güneş enerjisi gibi yenilenebilir yakıtlar üzerinde yoğunlaşmıştır. Sera gazı etkisini oluşturan gazlar içerisinde karbondioksit ile birlikte metanojen bakterileri tarafından üretilen metan(bataklık-biyogaz) gazları önemli bir yer tutmaktadır. Uygulanabilirliği, sürdürülebilirliği, düşük üretim maliyeti, sera gazı oluşumunu azaltması ve süreç sonucu elde edilen biyokütlenin organik gübre olarak kullanılabilmesinden dolayı biyogaz üretimi alternatif yakıtlar içerisinde ön plana çıkmaktadır. Bu amaçla, birçok ülkede biyogaz üretimi ve buna bağlı oluşan biyogübrenin tarımda kullanımı artarak devam ederken ülkemizin bu alandaki potansiyelinin yeterince belirlenemediği görülmektedir. Yapılan bu çalışmada ülkemizin bir ilçesi model olarak incelenerek toplam biyokütle potansiyeli belirlenmiş ve biyokütle potansiyeline bağlı olarak elde edilebilecek biyoenerji miktarı araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar incelendiğinde, model ilçenin biyokütle potansiyelinin ilçenin enerji ihtiyacının üzerinde olduğu ve biyogaz üretimi sonrası oluşacak biyogübrenin kullanımı ile toprak kirliliğine sebep olan inorganik gübre kullanımının azaltılabileceği görülmüştür.