Search citation statements
Paper Sections
Citation Types
Year Published
Publication Types
Relationship
Authors
Journals
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda kişiler, coğrafî sınırlardan bağımsız olarak dünyanın öteki ucundaki kişilerle kolayca iletişim kurabilmektedirler. Ancak bu durum, yabancılık unsuru içeren kişilik hakkı, özellikle şeref ve haysiyet ihlâllerinin artmasına sebep olmaktadır. İnternet ortamındaki bir içeriğin dünya üzerinde her yerde erişilebilir olması da ihlâlin sonuçlarını ağırlaştırmaktadır. Kişilik haklarının ihlâl edildiğini iddia eden davacı, çoğu zaman içeriğin her yerde erişilebilir olduğu gerekçesiyle kendi lehine sonuç alabileceği mahkemelerde davasını ikame etmektedir. Nitekim internet ortamında ihlâlin herhangi bir coğrafî bölgeye lokalize edilmesinin zor olması sebebiyle, bazı devletler kendi mahkemelerinin milletlerarası yetkisini kolaylıkla tesis etmektedirler. Davacının kendi lehine sonuç alacağı mahkemeleri tercih etmesi olağan bir durum olsa da, dava ve taraflarla zayıf ve geçici irtibatlara sahip bir mahkemede dava açılması milletlerarası özel hukuk açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Forum shoppingin özel bir türü olan libel tourism, davacının, kendi lehine sonuç alacağı mahkemelerde davasını ikame etmesidir. İfade hürriyeti ve kişilik hakları arasındaki çatışma sonucunda hukuk düzenlerinin farklı tercihlere sahip olması, kişilik haklarının ihlâline uygulanacak maddî hukuk kurallarının farklılaşmasına yol açmaktadır. İnternet ortamında kişilik haklarının sözleşme dışı ihlâlinde uygulanacak hukuk konusunda yeknesak bir uygulamanın bulunmaması ve devletlerin lex forist yaklaşımları davacının işini kolaylaştırarak en lehe maddî hukuk kurallarına sahip hukuk düzenlerini tercih etmesine yol açmaktadır. Ne var ki, bu hukuk düzenlerinden alınan ilâmların ifade hürriyeti koruması yüksek ülkelerde tenfizi talep edildiğinde çoğu zaman kamu düzenine aykırılık sebebiyle bu talepler reddedilmektedir. Çalışmamızın temel amacı libel tourismin sebep ve sonuçlarını açıklamak ve söz konusu soruna ilişkin yabancı doktrin tarafından öne sürülen çözüm önerilerine yer vermektir.
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda kişiler, coğrafî sınırlardan bağımsız olarak dünyanın öteki ucundaki kişilerle kolayca iletişim kurabilmektedirler. Ancak bu durum, yabancılık unsuru içeren kişilik hakkı, özellikle şeref ve haysiyet ihlâllerinin artmasına sebep olmaktadır. İnternet ortamındaki bir içeriğin dünya üzerinde her yerde erişilebilir olması da ihlâlin sonuçlarını ağırlaştırmaktadır. Kişilik haklarının ihlâl edildiğini iddia eden davacı, çoğu zaman içeriğin her yerde erişilebilir olduğu gerekçesiyle kendi lehine sonuç alabileceği mahkemelerde davasını ikame etmektedir. Nitekim internet ortamında ihlâlin herhangi bir coğrafî bölgeye lokalize edilmesinin zor olması sebebiyle, bazı devletler kendi mahkemelerinin milletlerarası yetkisini kolaylıkla tesis etmektedirler. Davacının kendi lehine sonuç alacağı mahkemeleri tercih etmesi olağan bir durum olsa da, dava ve taraflarla zayıf ve geçici irtibatlara sahip bir mahkemede dava açılması milletlerarası özel hukuk açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Forum shoppingin özel bir türü olan libel tourism, davacının, kendi lehine sonuç alacağı mahkemelerde davasını ikame etmesidir. İfade hürriyeti ve kişilik hakları arasındaki çatışma sonucunda hukuk düzenlerinin farklı tercihlere sahip olması, kişilik haklarının ihlâline uygulanacak maddî hukuk kurallarının farklılaşmasına yol açmaktadır. İnternet ortamında kişilik haklarının sözleşme dışı ihlâlinde uygulanacak hukuk konusunda yeknesak bir uygulamanın bulunmaması ve devletlerin lex forist yaklaşımları davacının işini kolaylaştırarak en lehe maddî hukuk kurallarına sahip hukuk düzenlerini tercih etmesine yol açmaktadır. Ne var ki, bu hukuk düzenlerinden alınan ilâmların ifade hürriyeti koruması yüksek ülkelerde tenfizi talep edildiğinde çoğu zaman kamu düzenine aykırılık sebebiyle bu talepler reddedilmektedir. Çalışmamızın temel amacı libel tourismin sebep ve sonuçlarını açıklamak ve söz konusu soruna ilişkin yabancı doktrin tarafından öne sürülen çözüm önerilerine yer vermektir.
Her ne kadar Türkiye’de Roma hukukundan günümüze gelen kadim bir ilke olduğu şeklinde yaygın ve yanlış bir klişenin konusu olsa da gerçekte kamu hukuku – özel hukuk ayrımı 19. yüzyıl Fransa’sına özgü tarihsel koşullar sonucunda ortaya çıkmış modern bir doktrindir. Fransa’da dahi yoğun eleştirilere hedef olan ayrım, Fransız hukuk sistemi bünyesinde sarsılması çok zor bir kaide statüsündedir. Fransa dışında ise söz konusu ayrım farklı düzeylerde ve biçimlerde kabul ya da reddedilmiştir. Fransız hukuk sistemini aynen iktibas etmeyen ülkelerde bu ayrım, Fransa’dakilere ilaveten yeni problemlere ve ciddi çelişkilere yol açmaktadır. Bunun en net örneklerinden birini Türkiye sergilemektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kıta Avrupası ülkeleri dahil, Fransa’dan ve Fransa’nın kolonisi sayılabilecek ülkelerden başka kamu hukuku – özel hukuk ayrımını hukuk sisteminin esası kılmış bir ülke yoktur. Türkiye de ayrımı hukuk sisteminin merkezine, hatta kenarına bile yerleştirmiş değildir. Ayrım doktriner bir klişe, altı boş bir dogma olarak varlığını sürdürmekte, Türk hukuk sisteminin yapılandırılmasında hiç de ciddiye alınmamaktadır. Bunun sonucunda hukukta öğreti ile olgu arasında ciddi bir uyumsuzluk meydana gelmektedir. Türkiye’de yasamada, yürütmede, yargıda, kısacası hukuk sisteminde karşılığı olmayan kamu hukuku – özel hukuk ayrımı sadece hukuk fakültelerinin teşkilatlanmasında görülür. Oradan da lisansüstü programların isimlerine aktarılır. Fakat bu durum dahi yasal bir gereklilik olmayıp, teamülden ibarettir. Türkiye’de lisans eğitiminin planlanmasında, hakimlikte, doçentlikte, kısacası hukukta önemli eğitim ve kariyer süreçlerinde de kamu hukuku – özel hukuk ayrımı baz alınmaz. Ayrımın teorik niteliği ise en zayıf noktasıdır. Hukukun bütünselliğine aykırı olan söz konusu ayrım, hukuk bilincini ve metodolojisini tutarlılıktan uzaklaştırmaktadır. Bilişim hukuku, deniz hukuku ve rekabet hukuku gibi yeni veya melez alanlarda büsbütün iflas etmektedir. Anayasa hukukunun özel hukukun dışına, medeni usul hukukunun kamu hukukunun dışına konumlandırılması örneklerinde olduğu gibi geleneksel alanlar açısından da bu tasnif son derece sorunludur. Türkiye’de bir türlü adamakıllı sorgulanmayan, gerçeklik ve bilim dışı bir akide muamelesi gören kamu hukuku – özel hukuk ayrımı, eğer engin hukuk felsefesi ve realist olgu okuması açısından bakılacak olursa görülecektir ki, geçersiz bir kurgudan ibarettir. Hukuk fakültelerinin ve öğretisinin kamu hukuku – özel hukuk ayrımı şeklindeki kusurlu dogmanın etkisinden kurtarılmasıyla hukuk düşüncesinin ve sisteminin verimli gelişiminin önündeki bir engel ortadan kaldırılmış olacaktır.
Hukuki metinler hassas ve teknik bir dil içerir, bu anlamda hukuki metinlerin özenle, aslına uygun ve doğru bir şekilde hedef dile aktarılması büyük önem taşır. Hukuki metinlerin çevirisi dilin yanı sıra kültürel ve hukuki alanlarda geniş bir bilgi birikimi ve uzmanlık gerektiren karmaşık bir süreçtir. Türkçe ve Arapçanın farklı dil ailesine mensup olması çeviri sürecini karmaşıklaştıran önemli bir etkendir. Her iki dilin yapı bakımından farklı olması çevirmenin kaynak dildeki ifadeleri etkili bir şekilde hedef dile aktarmasını güçleştirebilmektedir. Özellikle hukuki çevirilerde iki dil arasındaki yapısal farklılıkların yanı sıra hukuki metinlerin özgün terminolojisi, kültürel farklılıklar ve hukuk sistemlerinin farklılığı gibi faktörler çeviri sürecini zorlaştıran etmenler arasında yer almaktadır. Bu çalışma Türkçe hukuki metinlerin Arapçaya çevirisi sürecinde çevirmenin karşılaşabileceği güçlüklere genel bir bakış sunarak bu alandaki bazı önemli noktalara ışık tutmayı amaçlamaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.