Avrupa Birliği (AB), hem kendi sınırları içinde hem de küresel ölçekte toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etme ve ilerletme konusunda lider bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’nin yirmi yılı aşkın adaylık süreci boyunca, AB’nin toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki etkileri ele alınmış; bu süreçte Avrupalılaşmanın zamanla Avrupalılaşma karşıtlığına dönüştüğü savunulmuştur. Bu makale, AB’nin toplumsal cinsiyet eşitliği liderliğini feminist epistemik adalet ve kolonyal modernite kavramaları çerçevesinde sorunsallaştırarak, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının hangi dinamiklerle şekillendiğini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, Türkiye’deki sivil toplum örgütleriyle gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakatlara ve birincil kaynak analizine dayanan bir vaka analizi içermektedir. Ayrıca, Türkiye’nin iç toplumsal cinsiyet eşitliği gündeminin AB politikaları ve yönergelerinden nasıl etkilendiği ve bu bağlamda Avrupa karşıtı dinamiklerin ülkenin toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarında ne tür değişikliklere yol açtığını değerlendirecektir. Epistemik adaletsizlik perspektifinde politika değişimlerini analiz eden bu araştırma, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği politikasındaki dönüşümü ve AB ile ilişkilerin bu süreçteki etkilerini kapsamlı bir şekilde anlamayı hedeflemektedir.