Çevresel Asbeste Maruz Kalan Erişkin Bireylerde Kaygı ve Umutsuzluk Düzeyleri

Abstract

ÖzetAmaç: Bu çalışma Diyarbakır ili Çermik ilçesine bağlı asbeste bağlı hastalıkların (asbestozis, maling mesotelyoma vs.) en sık görüldüğü bir bölgede yaşayan insanlarda, bu bölgede yaşıyor olmanın onlarda oluşturduğu kaygı ve umutsuzluk düzeylerini belirlemek amacıyla planlanmıştır.Yöntemler: Kesitsel tipteki araştırmamız 01-31 Temmuz 2010 yılında, Diyarbakır ili Çermik ilçesine bağlı çevresel asbest olduğu bilinen Yukarışeyhler beldesinde yürütülmüştür. Burada yaşayan 35 yaş üzeri 292 kişiye ulaşılmıştır. Karşılaştırma grubu olarak (çevresel asbeste maruziyetin olmadığı bilinen) Diyarbakır ili Çarıklı beldesindeki yetişkinlerden sistematik örnekleme yöntemiyle seçilen 305 kişi alınmıştır. Araştırmaya katılan kişilere demografik özelliklerini belirleyen anket formuyla, "Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri" ve "Beck Umutsuzluk Ölçeği" kullanılarak kişilerle yüz yüze görüşülmüştür. İki grup arasındaki farkları incelemek için student t testi uygulanmıştır. Frekans, sayı, yüzde gibi tanımlayıcı analizler ile birlikte, sayısal verilerin karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanılmıştır. Değerlendirmede anlamlılık düzeyi olarak p<0.05 kabul edilmiştir. Bulgular: Bu çalışmada asbeste maruz kalan ve asbeste maruz kalmayan bireylerin yaş ve cinsiyet dağılımının farklı olmadığı gözlenmiştir (p>0.05). Asbeste maruz kalan bireylerin ortalama durumluk kaygı (43.2±9.6), sürekli kaygı (47.7±8.9) ve umutsuzluk düzeylerinin (7.5±5.1) asbeste maruz kalmayanlara göre (sırasıyla 37.9±7.9; 43.4±8.8; 5.5±3.9) yüksek olduğu ve aralarındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05). Sonuç: Bu çalışma çevresel asbeste maruz kalmanın bireylerde kaygı ve umutsuzluk düzeylerini artırdığını göstermiştir. Bu nedenle bu bölgelerde yaşayan bireylerin ruhsal durumlarını ortaya koymak ve çözüm önerileri geliştirmek için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.

The Relations Between Fear of Covid-19, Anxiety of Death, and Meaning of Life Among Nursing Students

“…It was determined in this study that as the age of the students increased, the total scores received in CFS and TDAS increased, and as the number of people living at home increased, the total score received in CFS decreased. It was reported in the literature that the highest level of anxiety is between the ages of 18-24 [12,49], especially in students who have high anxiety and depression levels [27] and experience high COVID-19 anxiety levels [36]. The fact that the students lived with their families during the distance education process might have triggered the feeling of trust indirectly eliminating the uncertainty because people knew that their families would support them.…”

“…Personal Information Form: This form was created by the researchers by scanning the literature [27][28][29]. The form included essential individual characteristics such as age, gender, class, marital status, economic status of the individuals, information on illness/health status, smoking and alcohol use status, illness, family history of chronic illness as well as questions that contain information on COVID-19, such as catching COVID-19, receiving treatment, the status of relatives catching COVID-19, and the presence of close acquaintances who died due to COVID-19.…”

Levels of anxiety and hopelessness levels and relating factors in individuals who had been taken to quarantine in an institution during COVID-19 pandemic

“…30 Eğitim düzeyi arttıkça kaygı ve umutsuzluk düzeylerinin azaldığını bulan başka çalışmalarda bulunmaktadır. 31 Yüksek eğitim düzeyi salgın gibi yaşam koşullarını olumsuz etkileyen değişiklerle mücadelede gerekli olan kişisel kaynakları, bilgiyi ve problem çözme becerilerini ve kontrol duygusunu arttırabilir, kontrolü aşan olaylara karşı hayata olumlu bakışlarını korumalarına yardımcı olabilir ve umutsuzluğa karşı avantaj sağlamış ve motivasyon kaybını azaltmış olabilir. 30 Bunun yanında eğitim seviyesi yüksek olanlar COVID-19'un sağlıkları üzerindeki etkisinin yüksek farkındalığı nedeniyle daha fazla sıkıntı yaşama eğiliminde olabilirler.…”