İlk zamanlardan itibaren özellikle insanların devlet çatısı altında örgütlenerek toplumu oluşturdukları bir ortamda, bireylerin hürriyetlerini ne ölçüde kullanabilecekleri siyasi iktidar tarafından belirlenmektedir. Hürriyet, uygulanan siyasi rejimle doğrudan ilişkili bir kavramdır. Tarihte anarşist, liberal, faşist ve Marksist gibi bazı siyasi ideolojiler ortaya çıkmış ve hürriyet anlayışını şekillendirmiştir. Devlet otoritesini asla kabul etmeyen ve bireylerin kendi aralarında sözleşme yaparak özgürlüklerinin çerçevesini belirleyebileceğini savunan anarşist düşüncenin ceza kanunları üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Bireylerin hürriyetine yönelik ihlalleri cezalandıran ve bireyi esas alan ceza kanunları liberal hürriyet anlayışını ortaya koymaktadır. Liberal hürriyet anlayışı, hürriyete karşı işlenen suçlar bağlamında ceza kanunları üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Öte yandan bireyin hürriyetleri yerine siyasi iktidarın bekasını ve gücünü önceleyen ceza kanunları ise, faşist ve Marksist ideolojiyi benimsemektedir. Faşist ideolojide bireyler devletin çıkarları ve izni doğrultusunda belirli hürriyetlere sahip olabilirler. Marksist ideolojide ise, gerçek hürriyete ulaşmanın yolu devletin iktidarını sağlamak için demokratik hürriyetlerden vazgeçmektir. Bu ideolojiler, hürriyete karşı suçlar bağlamında ceza kanunlarını etkilemektedirler.