Kovid-19 öncesi dünyanın üçüncü en büyük ihracat sektörüne dönüşen turizm, muazzam bir sosyo-ekonomik etkisi olan (dışa açıklık, sosyal kalkınma, gelir, istihdam ve dış ödemeler dengesi v.b.) kilit bir sektördür. Küresel ölçekte, GSYİH'nın %10'undan fazlasını oluşturan turizm, Kovid salgını öncesi 334 milyon kişiye istihdam sağlarken, salgın ve sonrasındaki müdahaleler sonucunda bu sektördeki istihdam 2020’de dünya çapında 272 milyon işe gerilemiştir. Dünya Bankası (Banka), sürdürülebilir turizmi, dünyanın dört bir yanındaki destinasyonlara fayda sağlayan kalkınma için kanıtlanmış bir araç olarak görmektedir. Diğer yandan Banka verilerine göre, doğaya dayalı turizm çeşitliliğinde salgın sonrası azalma görülürken, aynı zamanda korunan alanların oranlarında da bir düşüş söz konusudur. Sürdürülebilirlik kavramı, kalkınma ile çevre arasındaki ilişkileri ve bağları sürdürülebilme yeteneği beraberinde ekonomik, çevresel ve sosyal konuların birbirine kenetlenmesini ifade etmektedir. Banka, kalkınma için sürdürülebilir turizm önemini yirmi nedene dayandırmıştır. Bunlar arasında, sürdürülebilir turizmin, kırsal toplulukları güçlendirmesi, kapsayıcı kalkınma sağlaması, düşük gelirli ekonomileri desteklemesi ile iklim değişikliği farkındalığını artırması da vardır. Nitekim 21. Yüzyılda iklim değişikliğinin ve dijital ekonomik dönüşümün küresel turizm istihdamında önemli değişikliklere neden olması beklenmektedir. Bu çalışma, Dünya Bankası Grubu’nun (IBRD, IDA ve IFC) küresel turizminden beklediği ekonomik ve sosyal faydalar ile turizmin sürdürülebilir geleceği için önerilerini de içeren resmi yayınları, çalışma raporları, projeleri ve kredi anlaşmaları sistematik olarak incelenip, analiz edilerek hazırlanmıştır. Çalışmanın amacı, doğaya dayalı turizm, kültürel miras turizmi, macera turizmi gibi küresel turizm alanında kamu ve özel sektöre finansman sağlayan Dünya Bankası’nın turizmin sürdürülebilir geleceğine ilişkin görüşünü daha iyi anlayarak, turizmin ekonomik ve sosyal faydalarını iklim değişikliğine uyumlu şekilde yapılandıran kapsayıcı bir kalkınmaya ilişkin yeni bir bakış açısı sunmaktır