Rekaberlik, değer yaratmak amacıyla işletmelerin aynı anda hem rekabet etmeleri hem de işbirliği yapmaları olarak tanımlanabilmektedir. Rekabet ve işbirliği kavramlarının birbirleriyle çelişkili olmasından dolayı rekaberlik ilişkisi, doğası gereği paradoksal bir nitelik taşımaktadır. Bu yeni rekabet ilişkisinde rakipler ne "dost" ne de "düşman" olarak tanımlanamaz. Rekaberlik stratejisi, özellikle Ar-Ge ve yeni ürün geliştirme faaliyetlerinin yoğun olduğu teknoloji temelli sektörlerde çok etkili sonuçlar vermekle birlikte, paradoksal yapısı nedeniyle sürdürülmesi çok zor ve istikrarsız bir ilişkidir. Rekaberlik ilişkisinde birlikte iş yapma ve rakibin önemli iş sırlarını öğreneceğinden korkma gibi hem olumlu hem de olumsuz duygular aynı anda yaşanır ve bu durum yöneticilerin çatışan talepler arasında sıkışıp kalmış gibi hissetmelerine neden olur. Eğer ortaklar bu gerilimi yönetecek becerilere sahip değilse, rekaberlik tam bir kaybet/kaybet durumuna dönüşebilir. Diğer bir deyişle, rekaberliğin başarısı “paradoksal gerilimin” yönetilmesine bağlıdır. Uluslararası literatürde rekaberlik stratejisine olan ilgi her geçen gün artmakla birlikte, ulusal literatürdeki çalışmaların henüz emekleme aşamasında olduğu söylenebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, işletmelerin rekaberlik ilişkisine dâhil olma sürecini, bu ilişkinin getirilerini ve katılımcı işletmeler arasındaki gerilimlerin yönetilmesine ilişkin stratejileri açıklamaktır. Böylelikle rekaberlik stratejisinin kavramsal alt yapısını belirli bir sistematik içerisinde ortaya koyarak stratejik yönetim yazınına katkı sağlamak amaçlanmaktadır.