6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile birlikte dostane uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden birisi olan arabuluculuk yasal çerçevede hayatımıza girmiştir. Esasında ihtiyarî arabuluculuğa ilişkin hükümleri düzenleyen HUAK’a sonradan yapılan eklemelerle birlikte, belirli uyuşmazlık türleri için dava açılmasından önce arabulucuya başvuru zorunlu hale gelmiştir. Tarafların, arabulucu nezdinde bir araya gelip uyuşmazlıklarını kendilerinin çözmelerinin öngörüldüğü süreçte, zaman içinde hem uyuşmazlık türleri genişletilmiş hem de arabulucuya çözüm önerisi getirme imkânı tanınmıştır.
Gittikçe genişleme eğilimi gösteren dava şartı arabuluculuk uygulaması kapsamına, HUAK m.18/B ile taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar dahil edilmiştir. Özellikle taşınmazlar bakımından, kanunlarımızda yer alan çeşitli kısıtlayıcı hükümler çerçevesinde, dava şartı arabuluculuk uygulamasının tüm yönleriyle irdelenmesi gerekmektedir.
Bu çalışmada, ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarının arabuluculuğa ne ölçüde elverişli olduğu ve özellikle arabuluculuk süreci sonunda taraflarca hazırlanacak anlaşma belgesinin hüküm ve sonuçları incelenmiştir. Nitekim kanun koyucu tarafların anlaşması halinde hazırlanacak anlaşma belgesinin, taşınmazlar bakımından özel hükümlere uyularak hazırlanması gerektiğine işaret etmiştir. Buna ek olarak, anlaşma belgesinin icra edilebilmesi için sulh hukuk mahkemesinden icra edilebilirlik şerhinin alınması şart koşulmuştur. Çalışmamızda anlaşma belgesinin ne şekilde icra edilebileceği, bu sebeple alınması öngörülen icra edilebilirlik şerhi ile ilgili açıklamalar ve değerlendirmeler yapılmıştır. Ayrıca, anlaşma belgesiyle birlikte resmî daire ve kurumlarda yapılabilecek işlemler, icra edilebilirlik şerhi alınması süreciyle birlikte değerlendirilip uygulamada yaşanan sorunlara somut çözüm önerileri getirilmiştir.