Canavarlaş(tırıl)an kent sokakları: Kadının kent deneyimi üzerine bir değerlendirme 1 Derya Acuner * Özellikle 1980'lerin sonundan itibaren artmaya başlayan, kadınların kent deneyimlerini konu edinen çalışmaların, ülkemizde yeterli bir ilerleme kaydetmediği söylenebilir. Türkiye'de "kent" konusunun, farklı disiplinler tarafından sıklıkla üstünde durulan bir başlık olduğu düşünüldüğünde, bu alanı kadın bağlamında -daha ziyade kadınların kendi deneyimleri açısından-ele alan çalışmaların azlığı dikkat çekicidir. Bu durum, tam da, kadınların kent deneyimlerini araştıran feminist yazarların vurguladığı gibi kadınların kent teorisinin dışında bırakıldığının bir kanıtıdır. Bir kurgu ve anlam inşası olarak kenti kadınlar açısından açıklamaya çalışan çalışmaların dışında, kent tasarımının ve planlama pratiklerinin kadınların hayatını nasıl etkilediği de feminist kent çalışmalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu iki alt başlıkla ilgili ortaya atılan iddiaların bir kısmını bir araya getirmeyi hedefleyen bu makalede, kent hayatının getirdiği anonimlik ve geçici ilişkilerin kadınların hayatını nasıl şekillendirdiği üzerinde durulmaktadır. Bununla beraber, kent hayatıyla kadın arasındaki ilişkinin tek taraflı olmadığı vurgulanarak, kolektif eylemlerle kadınların kamusal alanı nasıl dönüştürebileceği tartışılmaktadır. Makalede korku faktörü farklı açılardan değerlendirmeye tabi tutulurken, değişen dünya konjonktürü ve dengelerinin yanı sıra küreselleşmenin bu coğrafyadaki trendleri ve alışkanlıkları nasıl şekillendirdiği göz önünde bulundurularak, özelleştirmenin sadece sınıfsal değil cinsiyetle alakalı yönüne de değinilmektedir.