Kalkınma kavramı, büyüme kavramından daha geniş kapsamlı bir kavram olup, azgelişmiş bir toplumun ekonomik yapısındaki değişikliklerle birlikte sosyal, kültürel ve siyasal yapıların da meydana gelen değişimi de ifade etmektedir. İktisadi büyüme ise, bir ülkenin genellikle bir yıl içinde üretim hacminde veya reel gayrisafi yurtiçi hasılasında görülen ve rakamsal olarak ölçülebilen artışları ifade eder. Kalkınmada kendiliğinden meydana gelecek değişmelere önceden müdahale edilerek bunların yönlendirilmesi söz konusu iken, büyümede bir müdahale söz konusu değildir. Cumhuriyetin kuruluşundan gönümüze kadar geçen yüzyıllık bir süre içinde kamu kesimi ile kalkınma çabaları genel olarak iki döneme ayrılabilir. Birinci dönemde ekonominin kapasitesi de zorlanarak ciddi kalkınma ve gelişme girişimlerinin yapıldığı söylenebilir. Ayrıca bu dönemde ekonomik gelişme ile birlikte sosyal kalkınmaya da özen gösterilmeye çalışılmıştır. İkinci dönemde ise kalkınma ve yatırım çabaları daha çok piyasanın kendi şartlarına bırakılarak, özel kesimin gelişimi ile birlikte kalkınmanın sağlanabileceği görüşü benimsenmiştir. Bu çalışmada, kalkınma ve büyüme ilişkisi üzerinde durularak, son yıllarda ekonomik gelişmeleri ile öne çıkan ve çekim merkezi haline gelmeye başlayan özellikle Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve gelişmiş bazı dünya ülkelerinin insani gelişme göstergeleri ve rekabet gücü açısından Türkiye ile karşılaştırarak Türkiye ekonomisi ile ilgili değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır.