Sinema ve kentleşme, tarihsel süreçte birlikte ilerlemiş, büyük dünya kentlerinin gelişimi, değişimi ve dönüşümü filmler aracılığıyla izlenebilmiştir. Kentsel mekâna ilişkin görsel bellek filmlerde tutulmuş, toplumsal belleği şekillendiren kent imgeleri filmlere kaydolmuştur. Bununla birlikte sinematografik temsiller, kent imgesi ve kimliğini oluşturmaya, pekiştirmeye katkıda bulunmuştur. Türk sinemasında kente bakıldığında, sinema tarihinden bu yana filmlerde İstanbul’un başrolde olduğunu görülür. Ancak ne kadar merkez olarak İstanbul ön planda olsa da başka kentler ve kentsel alan dışı mekanlar da zaman zaman filmlerde görünür olmuştur. Türkiye’nin ilk beş büyük kenti arasında yer alan İzmir, Yeşilçam döneminden itibaren film sektörünün kadrajına sıklıkla girmiştir. Yeşilçam sürecinde yerli film üretiminin yüksek olduğu zamanlarda birçok popüler ve sevilen filmde İzmir görünür olmuş, özellikle son on yılda, kentin filmlerde, geçmişe oranla daha fazla ve farklı imgelerle yer alması söz konusu olmuştur. Çeşitli filmlerde İzmir yüzeysel, turistik ve klişe kent imgeleriyle sinemada yer almış olsa da zaman içinde bu yaklaşımın değiştiği; İzmir’in yakın dönem Türk sinemasında daha alternatif ve gerçekçi anlatılara mekân oluşturduğu varsayılmaktadır. Buradan hareketle İzmir kentinin yakın dönem Türk sinemasında nasıl temsil edildiği, geçmişten bugüne kentsel imgelerde, kentsel mekanlarda ve kente ilişkin anlatılarda bir değişim olup olmadığı bu çalışmada ele alınmaktadır.