Geçmişten bugüne yaratıcılık kavramı insanoğlu için hep anlamlı olmuş, değer görmüştür. Markalar bugünün dünyasında verecekleri mesajların tüketicileri tarafından dikkate alındığında kendi değerlerini inşaa etmeye başlamaktadır. Bu değerin güçlü bir şekilde inşaa edilmesinde ise verilen mesajın milyonlarca rakip marka mesajından sıyrılmayı başarması esastır. Yaratıcılık ise içinde barındırdığı özgünlük, biriciklik ve eşsiz özelliklerle ve sahip olduğu ton ve hedef kitlesine uygun bir mecra seçimiyle markanın fark edilmesinde kayda değer bir gücü içinde barındırmaktadır. Ancak yaratıcılık kavramının daha çok reklam iletişimi çalışmaları ile özdeşleşmesi önemli bir boşluğun oluşmasına neden olmaktadır. Oysa marka iletişimi çalışmalarında her bir öğe için yaratıcılık kullanılmaktadır.
Bu çalışmamızda, sektörel raporlar ve akademik çalışmalar dikkate alınarak yapılan literatür taramasında hem halkla ilişkiler hem de reklamda yaratıcılık konusunda önemli boşluklar olduğu, dijitalleşme ve değişen tüketici yapısıyla da yaratıcılık ve yaratıcılıkla ilgili kuramların revize edilmesi gerektiği bulgusuna ulaşılmıştır. Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular gelecekte yaratıcılığın demokratikleşeceğini, kitlesel yaratıcı üretim sürecinden bireysele geçildiğini, çoklu mecra kullanımı sayesinde mecralara uygun yaratıcı, etkileşime açık mecra kullanılması gerektiğini, gelecekte işletmelerin neredeyse tüm birimlerinde yaratıcı uygulamalara yer verileceğini öngörmektedir.