Osmanlı İmparatorluğu'nun 1838 yılında Balta Limanı Ticaret Antlaşması'yla İngiliz serbest ticaret emperyalizmine açılmasıyla birlikte, devletin ekonomik yapısının küresel piyasa kurallarına göre yeniden şekillendirilmesi gerekmiştir. Bu gereksinim eşitsiz bileşik gelişim dinamikleri altında pre-kapitalist devletin dönüşümünü başlatır. 1839 yılında Tanzimat Fermanı’nın ilanı, uluslararası sermayenin ihtiyaç duyduğu modernleşme yönelik reform sürecinin dönüm noktası olmuştur. Tanzimatla gelen Avrupa uyumunda modern kurumlar, kanunlar, merkezi hükümet vardır. Osmanlı yönetici sınıfı Tanzimat Fermanı ile bu temele yaklaşarak modern devlete ait genel çerçeveyi oluşturmayı amaçlar. Kırım Savaşı sonrası Islahat Fermanı’nın ilanı ile Tanzimat döneminin daha ağır koşulları barındıran ikinci dilimine girilir. Savaş sırasında alınmak zorunda kalınan ilk dış borç, döngüsel bir borç ilişkisine yol açar. Islahat Fermanı büyük ölçüde Tanzimat’ın tekrarını içerse de temel içeriği uluslararası borçlanma için kilit hale gelen bankacılık sistemini Osmanlı’ya taşınması ve Hıristiyan tebaanın haklarının genişletilmesidir. Devamlı dış borç ihtiyacı, Avrupa’nın Osmanlı’ya müdahalesini derinleştirmiştir ve yeniden bir reform süreci başlar. Hukuk reformları bu sürecin merkezinde yer alır. İmparatorluğun reform alanlarındaki kontrolünün azalması yargısal alanda ortaya çıkan çoklu çarpık yapının engellenememesinin nedenidir. Bu durum İmparatorluk sona erene kadar şeri mahkemelerin, cemaat mahkemelerinin, nizamiye mahkemelerinin, karma mahkemelerin ve konsolosluk mahkemelerinin büyük yetki ve görev çekişmeleriyle bir arada var olmalarına yol açmış ve Osmanlı’da modern hukuk sisteminin kurumsallaşamamasının sınırlarını yaratmıştır.