Uluslararası insan hakları belgeleri herkesin düşünce ve ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğunu ilan etmesine rağmen, bugün birçok ülkede nefret ve şiddeti körükleyen konuşma da dahil olmak üzere sosyal medyada belirli ifade biçimlerini sansürleyen veya sınırlayan yasalar bulunmaktadır. Bazı serbest konuşma savunucuları, zararlı konuşmaya en iyi yanıtın, farklı fikirlerin herhangi bir konuşmaya özgürce meydan okumasına izin veren tartışmalar olduğu düşüncesiyle hiçbir ifadenin kısıtlanmadığı açık bir fikir pazarını tercih eder. Yine de bazıları, sosyal medyada nefret söylemi üzerindeki kısıtlamaların, azınlık topluluklarını bu konuşmanın neden olduğu zararlardan korumak için çok önemli olduğunu savunuyor. Nefret söylemi, özgür konuşmanın sınırlarını test eden çok karmaşık bir soruyu gündeme getiriyor. Bu nedenle, ifade özgürlüğünü destekleyen teorilere dayanarak, bu makale, sosyal medyada nefret söylemi üzerindeki düzenleyici ikilemi, düzenleyici süreci çerçeveleyen argümanları ve zorlukları inceleyerek analiz etmeye çalışmaktadır.