Bugünkü Kuzey Makedonya Devleti’nin en büyük ikinci şehri olan Manastır, I. Murad döneminde, 1380 yılından sonra Osmanlı hâkimiyetine girmiş, Adriyatik kıyıları ile Ege Denizi arasında Via Egnatia adı verilen Doğu-Batı ticaret yolunun tam ortasında bulunduğundan kısa sürede Osmanlı Rumelisi’nin en önemli şehirlerinden biri haline gelmişti. Takip eden yıllarda özellikle II. Murad ve II. Mehmed dönemlerinde buraya Anadolu’nun içlerinden ve Toroslardan planlı şekilde Türkmen grupları yerleştirilerek Türk nüfusunun artması sağlanmış, böylece zamanla Türk-İslam şehir dokusu hâkim kılınmıştı. Osmanlı İmparatorluğu, hâkimiyet sağladığı tarihten itibaren şehirde adlî teşkilatını kurmuş ve halkın hukuki sorunlarını çözmek için buraya kadı atamıştı. Kadı, halkın her türlü hukuksal sorununu çözerken aynı zamanda dava kayıtlarının tutulmasını sağlayarak kültürel mirasın bugüne aktarılmasına hizmet etmişti. Şer‘iyye sicilleri adıyla bilinen bu kayıtlar, halk yaşantısını, merkez-taşra ilişkilerini, mahalli idarelere ait düzenlemeleri, ferman, ilam, hüccet, berat vb. çok çeşitli konuları içerdiklerinden şehir tarihi ve sosyal tarih çalışmalarının temel başvuru kaynaklarından olmuştur. Bu makalede, Manastır mahkemesinde 1700-1730 yılları arasında tutulan on dört adet Şer‘iyye sicil defterinde dağınık halde bulunan ve ölen kişilerden kalan miras ayrıntılarının kaydedildiği doksan sekiz kadın terekesi değerlendirilmiştir. Tereke kayıtları, ölen kişilerin çocuk sayısı, serveti, statüsü, miras paylaşımı, kullandığı eşyalar, eşya fiyatları ve yatırım araçları hakkında bilgiler içermektedir. Bu yönüyle pek çok açıdan değerlendirilebilen bu kaynaklar, belirtilen tarih aralığında Manastırlı kadınların kullandıkları takı ve aksesuarların neler olduğu, hangi malzemelerden hangi türlerinin yapıldığı ve bunların kadınların servet miktarları ile refah seviyesi ve toplumsal statülerine göre değişip değişmediği hakkında da ipuçları vermektedir.