Bu makalede Resulullah’ın valilik ve vergi memurları anlamında âmil denen çalışanlarına verdiği ahlâkî talimatların tespiti esas alınmıştır. Çalışmamız, ilk dönem hadis ve tarih kaynaklarından hareketle Resulullah’ın idare ahlâkını ortaya koymayı amaçlamıştır. Resulullah’ın âmillerine verdiği talimatlar, İslâm’da birçok genel prensibin de kaynağı olmuştur. Bu nedenle bu tür talimatlar, Resulullah’ın âmillerine görevlerini icra etmeleri için yazdığı belgelerde yer aldığı gibi hadis kaynaklarında da geniş yer bulmuştur. Çalışmamızda, Resulullah’ın adalet, sorumluluk bilinci, samimiyet ve sadakat gibi genel ilkeleri hakkındaki tüm hadislerini ve direktiflerini bir araya getirme gayretine girilmeden yalnızca âmillerine yönelttikleri talimatlar esas alınmıştır. Onun siyasi organizasyonunu yürütürken ve merkezî otoriteyi meydana getirirken, kendisine bağlı görevleri yerine getiren âmillere verdiği sorumluluklar mercek altına alınmıştır. Böylece âmiller vasıtasıyla bir sünnet haline gelen bu davranışların önemli bir kısmı İslâm fıkhında ilkeler haline dönüşmüştür. Bu durum, zaman zaman fıkıh kaynaklarına başvurmamızı gerektirmiştir. Bu sorumlulukların yerine getirilmesinde Resulullah’ın bireysel vicdanı önemli bir denetim mekanizmasına dönüştürdüğü ve her bireyin vicdanının kendisini denetlediği bir mekanizma meydana getirdiği görülmüştür.
Resulullah’ın âmillerine verdiği talimatların başında adalet ile muamele etmeleri gelmektedir. Bu ilke, âmilin işini Allah’ın koyduğu kurallar çerçevesinde yapması ve bunun dışına çıkmaması anlamına gelmektedir. Resulullah, bu ilkeyi hem talimatlarını kesin bir biçimde âmiline hem de âmili gönderdiği halka, âmilin görevlerini ve yetkilerini bildirmekle sağlamıştır. Görev yapacakları bölgelerde bazı geçici görevliler tayin eden âmillerin, bu görevleri tevdi ederken ehil olan kişileri seçmelerini, akrabalık bağlarını gözeterek ehil olanları dışarıda bırakmalarının kendileri için Allah katında sorumluluk meydana getirdiğini ifade etmiştir. Resulullah, âmillik görevini vereceği kişileri kendisi seçmiş, kişilerden gelen talepleri kabul etmemiştir. Bu bağlamda yaptığımız incelemede, Resulullah’ın kendisine iletilen talepleri geri çevirmesinde birden fazla gerekçe karşımıza çıkmıştır. O, bazı görev isteklerini kişilerin icra etmek istedikleri görev hakkında yetkinlikleri olmadığı gerekçesiyle reddederken ailesinden gelen talepleri Hâşim oğullarının zekât malından yemelerinin haram olduğu gerekçesiyle geri çevirmiştir. Taleplerin büyük bir kısmını geri çevirmesi ise Resulullah’ın bu davranışı hoş karşılamamasından kaynaklanmıştır. Nitekim Resulullah, bu talepleri, âmilliğin sağlayacağı maddi menfaati arzulamak ve hırs olarak değerlendirmiştir. Bu durumun bir istisnası olarak Muâz b. Cebel’i Yemen’e göndermeden önce bu göreve kimin gönüllü olduğunu sorduğuna dair haberleri ele almamız gerekmiştir. Yemen âmilliğinin diğer âmilliklerden daha geniş ve farklı olması ve Resulullah’ın Muâz’ın gönüllü olduğunu duyana kadar sormaya devam etmesi, sorunun özel bir illeti olduğunu göstermektedir. Resulullah’ın âmillerine getirdiği önemli bir yasak hediye almaları hakkındadır. Bu mesele çalışmamızda, Resulullah’ın da hediyeleri kabul ettiğine dair rivayetler göz önünde bulundurularak tartışılmıştır. Sonuçta Resulullah’ın imtiyaz beklentisi doğuracak olan ve âmilin görevinden dolayı kendisine intikal eden hediyeyi menettiği tespit edilmiştir. Bu bağlamda onun rüşvet veya suht olarak tabir edilen hediyeyi yasakladığına dair rivayetlere yer verilmiştir.
Resulullah’ın vergi âmillerine verdiği en önemli ölçü mallara tam bir biçimde sadakat göstermek olmuştur. Ayrıca halka iyi muamele etmeleri, malları seçerken vergi muhataplarına karşı yumuşak ifadeler kullanmaları, malların seçkinini alarak halk nezdinde hoşnutsuzluk meydana getirmemeleri ve mal sahibine dua etmeleri şeklindeki talimatlarla âmillik ahlâkı meydana gelmiştir. Neticede Abdullah b. Lütbiyye’nin hediye kabul etmesi ve bu nedenle Resulullah’ın onu ikaz etmesinin dışında âmillerin görevlerini Resulullah’ın talimatları çerçevesinde icra ettiklerine dair pek çok haber mevcuttur.