ÖzetABD, kuruluşundan itibaren bir imparatorluk olarak kurgulanmıştır. Barış, eşitlik, demokrasi ve adalet gibi değerleri benimseyen ve bu değerleri küresel egemenliği için araçlar olarak kullanan yeni bir tür imparatorluktur. Bir kıta ülkesi olarak 19. yüzyıldan itibaren attığı her adım, küresel egemenliği yakalamak içindir.1776 yılından, 1898 yılına kadar Amerikan kıtası içinde yayılmacı bir politika izleyen ABD, ortaya koyduğu Manifest Destiny ve Monroe Doktrini ile teritoryal büyümesine gerekçe üretmiştir. 19. yüzyıl boyunca izlenen yayılmacı politikasını güçlü ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmeler ile destekleyen ABD için 1898 yılındaki İspanyol-Amerikan Savaşı, bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Zira bu tarihten sonra uygulanan küresel yayılmacı politikalar imparatorluk hayalini gerçekleştirmek için uygulanmıştır.20. yüzyıl boyunca bir imparatorluk olarak yürüyüşünü sürdüren ABD için iki dünya savaşında savaşmak ve muzaffer çıkmak, büyük küresel egemenlik stratejisini gerçeğe dönüştürme yolunda önemli bir başarıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerikan hükümetlerinin ortaya koyduğu küresel egemenlik stratejisi, yapılandırılan sistem ile hayata geçirilmiştir.Soğuk Savaş dönemi boyunca SSCB ile yürütülen mücadele, ABD'nin küresel egemenliğini sürdürmede önemli araçlar olan barış, demokrasi ve özgürlük gibi idealler ile desteklenmiştir. Soğuk Savaş'ın bitimiyle, dünyanın tek süper gücü olma sıfatını kazanan ABD için, Pax Americana sistemini kurmak önemli bir hedef olmuştur. ABD, 1990'lı yıllarda ortaya çıkan yeni dönemi, hangi dış politika öncelikleri ile ele alacağını belirlemek ile geçirmiştir. Sonucunda, 1990Sonucunda, -2001 yılları arasında, dünyanın önemli noktalarında Amerikan etkisini ve askeri mevcudiyetini korumak ve içeride ekonomik gelişme öncelikli politikaları izlemek, ana politikalar olarak belirlenmiştir.