Diyalog her ne kadar karşılıklı konuşarak yapılan bir eylem olsa da tarihle kurulduğunda; yazılı belgeler, günümüze ulaşan mimari eserler, kültürel normlar ve zihniyetler üzerinden de gerçekleşebilir. Özellikle geçmiş medeniyetlerin yaşantılarına nüfuz edip hakikatin soluğu belgeler arasında aranacaksa karşı tarafın dilini çözmekten başka bir yol da kalmamaktadır. Özellikle de vakıf gibi Osmanlı toplumunda sosyoekonomik açıdan oldukça önemli bir müessesenin incelenmesinde geçmişle kurulacak diyaloğun önemi bir kat daha artmaktadır. Çalışmanın ana teması birer tarihi belge olan para vakfı vakfiyelerini iktisadi anlam dışında da değerlendirmek ve tarihle diyalog kurabilecek zeminler yaratabilmektir. Çalışmada, vakfiyeler geçmiş ile günümüz arasında köprü oluşturarak bilgilerin aktarılmasını sağlayan bir iletişim aracı olarak değerlendirilmiştir. Neticede anlatı mecraları olarak görüldüğünde para vakfı vakfiyelerinden; iktisadi meselelerin yanı sıra geçmişte yaşananlar, yazılı ve sözlü kültür, kentleşme ve hukuki süreçler gibi pek çok alanın takibi yapılabilmektedir.