Bu makale, AB-Türkiye ilişkileri bünyesinde, Türkiye devlet ve vatandaşlarının pratiklerinin Avrupa kimliğinin ve vatandaşlığının içeriğini ve sınırlarını nasıl şekillendirdiğini ortaya koymaktadır. AB-Türkiye ilişkileri üzerine olan literatür ağırlıklı olarak Türkiye'yi değişimin alıcı tarafında görerek, AB kaynaklı etkiler sonucunda Türk siyasetinin, toplumunun, ekonomisinin ve hukukunun dönüşüp dönüşmediğini incelemiştir. Pratik kuramı ve post-kolonyal yaklaşımlardan beslenen bu makale ise, Türkiye ile ilişkisinin Avrupa'yı iki temel açıdan etkilediğini savunmaktadır. İlk olarak Türkiye devletinin AB'ye üyelik yönündeki ısrarlı talepleri Avrupa kimliğinin ihtiva ettiği evrensellik ve tikelcilik arasındaki gerilimi su yüzüne çıkarmış ve çok-kültürlülük ve kendine özgülük iddialarına meydan okumuştur. İkinci olarak, Türk vatandaşları Avrupa devletlerine ve Avrupa Birliği'ne yönelik hak talepleri, kimlik söylemleri ve siyasi eylemleri yoluyla Avrupa vatandaşlığının dışlayıcılığına meydan okuyup, iç/dış ayrımlarının daha geçirgen olduğu daha kapsayıcı bir Avrupa'nın inşasına katkıda bulunmaktadırlar.