Pediyatrik çağda uygunsuz antibiyotik kullanımı 70-80%'lere ulaşabilmektedir. Bu durum ek mali yük ve antimikrobiyal direnç gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada genel pediyatri ünitesinde ampirik mono/kombine antibiyotik kullanımı ve ilişkili faktörler araştırılmıştır. Gereç ve Yöntem; Çalışmanın kesim noktasından geriye dönük olarak son 8 aylık dönemde toplam yatan hasta sayısına göre ampirik mono/kombine antibiyotik kullanım oranları belirlendi. Yaş, yaş aralıkları (0-<1, 2-<5 ve 6-<18 yaş), ön tanılar, kantitatif C-reaktif protein, beyaz kan hücresi sayısı, eritrosit sedimantasyon hızı ve hastane yatış süresinin mono/kombine antibiyotik tedavi ile ilişkileri incelendi. Bulgular; Antibiyotik kullanımı yatan hastalarda %57,1 (500/875) idi ve bunların %45'ine (394/875) mono, %12,1'ine (106/875) ise kombine antibiyotik tedavi verilmişti. Antibiyotik uygulanan hastaların yaş ortancası 4 yaş (aralık 1-18) ve %21,8'i 0-<1 yaş, %44'ü 2-<5 yaş ve %34,2'si de 6<18 yaş aralığındaydı. Hastaların büyük çoğunluğu solunum yolu (%62), genitoüriner sistem (%17,4) ve gastrointestinal sistem (%8,6) enfeksiyonu tanısı aldı. Eritrosit sedimantasyon hızı (ESH) ortanca 28,5 mm/saat (aralık 2-129), hastane yatış süresi ortanca 4 gün (aralık 1-40) idi. Ampirik mono antibiyotik tedavide en çok penisilinler (%48,4) ve 3.kuşak sefalosporinler (%38,1) tercih edildi. Geniş spektrum tedavi hedeflendiğinde en çok ikili kombinasyonlar (%77,4) kullanıldı. Penisilin+3.kuşak sefalosporin (%28,3) kombinasyonu ise tüm kombinasyonlar içinde en çok tercih edilendi. Regresyon analizinde hastanın küçük yaşta (0-<1 yaş) ve ESH'nın yüksek olmasının kombine antibiyotik riskini yaklaşık 2-3 kat arttırdığı görüldü. Sonuç; Bu çalışmada hasta yaşı (özellikle 0-<1 yaş aralığı) ve yüksek ESH'nın kombine antibiyotik tedavi uygulaması için etkili faktörler olduğu tespit edildi. Genel çocuk servislerinde akılcı antibiyotik stratejileri geliştirmek için tüm süreci kapsayan mevsimsel dönem, hasta ve hastalıkla ile ilgili faktörler gibi birçok değişkeni hesaba katabilen daha gelişmiş yöntemlere ihtiyaç olduğu gözükmektedir.